Mehmet Raufun tıpkı Eylül gibi kişilerinin psikolojik tahlilleri üzerinde durduğu romanlarından birisidir.Pervin, ailesi tarafından titiz bir eğitimle yetiştirilmiş, kültürlü ve güzel bir genç kızdır. Yaşamayı ve eğlenmeyi sever. En büyük dileği, gönlünün sevebileceği, anlayışlı ve kültürlü bir erkekle evlenip mutlu olmaktır.Onun için İzmirden İstanbula gider, herkesi kendi duygu ve düşüncelerine göre inceler ve anlatır. Evlilik, aşk vb. konularda derinlemesine gözlemlerde bulunur.Bir solukta okuyabileceğiniz, duygusal bir roman...
Mehmet Raufun tıpkı Eylül gibi kişilerinin psikolojik tahlilleri üzerinde durduğu romanlarından birisidir.Pervin, ailesi tarafından titiz bir eğitimle yetiştirilmiş, kültürlü ve güzel bir genç kızdır. Yaşamayı ve eğlenmeyi sever. En büyük dileği, gönlünün sevebileceği, anlayışlı ve kültürlü bir erkekle evlenip mutlu olmaktır.Onun için İzmirden İstanbula gider, herkesi kendi duygu ve düşüncelerine göre inceler ve anlatır. Evlilik, aşk vb. konularda derinlemesine gözlemlerde bulunur.Bir solukta okuyabileceğiniz, duygusal bir roman...
İnsanı,okumaktan soğutan hiç bir edebi niteliği olmayan bir kitap.Okumak zaman kaybı.
Genç Kız Kalbi
Bu kadar akıcı bir üslup bu kadar tiyatrâl bir anlatım bu kadar ruh halini ortaya koyan başka eser okudum mu acaba?
İlk kez Mehmet Rauf okudum ve hayran kaldım. Bundan evveli yok kesinlikle daha fazla Mehmet Rauf okumalıyım.
Konusu: Başkahraman Pervin İzmir’de yaşayan ancak İstanbul hayali kuran genç bir kızdır. İstanbul’da yaşayan amcasının yanına gider ancak umutları suya düşmüştür. Öyle ki ne İstanbul onun hayâl ettiği gibidir ne de İstanbul eşrafı. İnsanlar cahil ve cahil olduğunun farkında da değildir. Kadınlar yegâne eğlencesi dedikodu yapmaktır. Oysa Pervin iyi huylu, derin düşünen, sanat ve edebiyattan anlayan (sanki biraz narsist) bir bireydir. Kendisini daha da korkutan bunca donanıma rağmen kendi değerini anlamayacak olan biri ile evlenmektir. Tüm bu korkular içerisinde bir gün yolu Behiç Bey ile kesişir. Kendisi bir yazardır ve karakteristik açıdan da Pervin ile uyuşmaktadır ancak gel gör ki tüm bu sayfalarca aşk ve anlatıma rağmen Behiç Bey paraya sevgiden daha çok değer veren biridir. (Hatta sevgi değil de para da yetermiş sanırım kendisine çünkü "yaşamak için hayat lazımdır, hayal değil" der.)
Roman 1912 yılında yazılmış. Evet sonunda bir aksilik olacak belli ama ne diye hunharca okudum romanı. İçerisinde kadın hakları, erkek anlayışı, İstanbul ve batılılaşmadan ne anladıkları, Tanzimat adına pek çok şey barındırmakta. Üstelik yazar -umarım yanlış hatırlamıyorum- Servet-i Fûnun akımı etkisi altındadır. Her nasılsa Servet-i Fûnun “sanat, sanat içindir” anlayışına sahip olsa da bu sefer, içerisinde toplumsal konuları da barındırması ile gönlümü kazanmıştır.