Görkemli şato, kalın taş ve ince bir işçilikle örülmüş tuğla duvarları, göğü tırmalayan süslü kuleleri, sivri burçları ve en çok da Hamletin yaşadığı şato olduğu için ilgimizi çekiyor, merak uyandırıyor. Oysa vakit geç olduğundan içeriyi gezmemiz olanaksız. Kalıplar kilitlenmiş, akşam karanlığı avluları doldurmaya başlamış bile. Kimbilir belki az sonra Hamletin babası, kralın hayaleti, bu karanlık koridor ya da avlulardan fırlayıp karşımıza çıkabilir. Belki de elinde zehirli kılıcıyla Hamlet çıkar karşımıza ve hain amcasını öldürmeğe koşar.Yakıcı soğuğa dayanamayıp iniyoruz surdan aşağı. Kuzey denizi ve İsveç kıyılarını duvarların ardında bırakıp ayrılıyoruz Hamletin şatosundan. Günün son ışıkları şatoyu çevreleyen kanalların sularına yansıyor. Sular, kuzay rüzgarıyla ürperiyor, donmakla donmamak arasında bir yerde, kararsız akıyor. Kimbilir belki de kıyıdaki çıplak ağaca ya da soğuya karşın sularında yüzen kuğulara sesleniyor: Olmak, ya da olmamak... İşte bütün sorun bu...
Görkemli şato, kalın taş ve ince bir işçilikle örülmüş tuğla duvarları, göğü tırmalayan süslü kuleleri, sivri burçları ve en çok da Hamletin yaşadığı şato olduğu için ilgimizi çekiyor, merak uyandırıyor. Oysa vakit geç olduğundan içeriyi gezmemiz olanaksız. Kalıplar kilitlenmiş, akşam karanlığı avluları doldurmaya başlamış bile. Kimbilir belki az sonra Hamletin babası, kralın hayaleti, bu karanlık koridor ya da avlulardan fırlayıp karşımıza çıkabilir. Belki de elinde zehirli kılıcıyla Hamlet çıkar karşımıza ve hain amcasını öldürmeğe koşar.Yakıcı soğuğa dayanamayıp iniyoruz surdan aşağı. Kuzey denizi ve İsveç kıyılarını duvarların ardında bırakıp ayrılıyoruz Hamletin şatosundan. Günün son ışıkları şatoyu çevreleyen kanalların sularına yansıyor. Sular, kuzay rüzgarıyla ürperiyor, donmakla donmamak arasında bir yerde, kararsız akıyor. Kimbilir belki de kıyıdaki çıplak ağaca ya da soğuya karşın sularında yüzen kuğulara sesleniyor: Olmak, ya da olmamak... İşte bütün sorun bu...