Gezinti

Futboldan başka tanımam, derdi. Her pazar, sağda solda öylesine oyalanıp maç saatini bekler, gene de tam vaktine kadar sabredemez, daha yarım saat öncesinden radyoyu açıp başına tünerdik. Maça kadar bir sürü abuk sabuk martavalı dinlemek zorunda kalırdık bu yüzden. Maçın başlamasıyla birlikte dünyadan geçerdik ikimiz de, kulaklarımızı hoperlöre yaklaştırdıkça saçlarımız birbirine dolanırdı. Alpaslanın derin pası Selçuk... Selçuk sağ çaprazda, içeri hareketi...(Bu noktadan sonra spikerin kesik kesik gelen sesi yükselir, heyecan dozajı arttıkça artardı. Bu kerata spikerler heyecanı tavana vurdurmayı çok iyi becerirlerdi doğrusu) Selçuk, Selçuk altı pasta, vuruşşş! Ve gool! Bu kutsal haykırışla birlikte sedirin üzerinden döşemeye fıraltır atardık kendimizi. Şekilden şekile girmekte öylesine usta olmuştuk ki; iyice boşalana kadar sokup çıkarma hareketlerini sıraya dizerdik karşılıklı. Biz tepindikçe ahşap döşeme de kendinden geçer, gıcırdadıkça gıcırdar, o gıcırdadıkça biz kantarın topuzunu hepten kaçırırdık. Arife Teyzenin mutfaktaki işlerini bırakıp füze gibi odaya dalması uzun sürmezdi bu yüzden. Omuzuna kaymış yemenisini toplamaya uğraşırken, ürkek, faltaşı gibi açılmış gözleriyle sorardı hemen; Lamba gibi taktı Selçuk. diye açıklama getirirdi Haluk, elini ileri geri hareket ettirirken.

Futboldan başka tanımam, derdi. Her pazar, sağda solda öylesine oyalanıp maç saatini bekler, gene de tam vaktine kadar sabredemez, daha yarım saat öncesinden radyoyu açıp başına tünerdik. Maça kadar bir sürü abuk sabuk martavalı dinlemek zorunda kalırdık bu yüzden. Maçın başlamasıyla birlikte dünyadan geçerdik ikimiz de, kulaklarımızı hoperlöre yaklaştırdıkça saçlarımız birbirine dolanırdı. Alpaslanın derin pası Selçuk... Selçuk sağ çaprazda, içeri hareketi...(Bu noktadan sonra spikerin kesik kesik gelen sesi yükselir, heyecan dozajı arttıkça artardı. Bu kerata spikerler heyecanı tavana vurdurmayı çok iyi becerirlerdi doğrusu) Selçuk, Selçuk altı pasta, vuruşşş! Ve gool! Bu kutsal haykırışla birlikte sedirin üzerinden döşemeye fıraltır atardık kendimizi. Şekilden şekile girmekte öylesine usta olmuştuk ki; iyice boşalana kadar sokup çıkarma hareketlerini sıraya dizerdik karşılıklı. Biz tepindikçe ahşap döşeme de kendinden geçer, gıcırdadıkça gıcırdar, o gıcırdadıkça biz kantarın topuzunu hepten kaçırırdık. Arife Teyzenin mutfaktaki işlerini bırakıp füze gibi odaya dalması uzun sürmezdi bu yüzden. Omuzuna kaymış yemenisini toplamaya uğraşırken, ürkek, faltaşı gibi açılmış gözleriyle sorardı hemen; Lamba gibi taktı Selçuk. diye açıklama getirirdi Haluk, elini ileri geri hareket ettirirken.


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
975-8868-52-7

Etiketler: öykü

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Okumuş kimse bulunamadı.

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski