“Kimse bir adayı terk edemez...”
Norveç’in yaşayan en önemli yazarlarından Roy Jacobsen’den modern bir destan...
Görülmeyenler, ülkenin kuzeyindeki küçük bir adada denizin ve gökyüzünün güçleri arasına sıkışmış beş kişilik bir balıkçı ailesinin 1913’ten 1928’e uzanan etkileyici hikâyesini sunuyor okura; doğa da, Barrøy ailesine verdikleriyle ve aldıklarıyla, bir tür antikahraman olarak yerini alıyor romanda: Yaralı eller, ısırıcı soğuk, el emeğini bir anda paramparça eden fırtınalar ve hiç sözü edilmeyen duygular... Ödüllü yazar Jacobsen, içe işleyen yalın anlatımıyla belirsiz siluetleri görünür kılarken, okuru küçük şeyler’in kırılganlığına ve büyüklüğüne uyandırıyor.
Hans Barrøy üç şey düşlemişti; motorlu bir tekne, daha büyük bir ada ve başka bir yaşam. İlk iki düşünü sık sık anlatırdı tanıdığı tanımadığı herkese, sonuncusundan hiç söz etmemişti, kendine bile. Maria da üç şey düşlemişti: Daha çok çocuk, daha küçük bir ada ve başka bir yaşam. Kocasının tersine sık sık sonuncusunu düşünürdü ve ilk ikisi zamanla giderek silinip yittikçe üçüncü büyümüş, ağırlaşmıştı.
“Kimse bir adayı terk edemez...”
Norveç’in yaşayan en önemli yazarlarından Roy Jacobsen’den modern bir destan...
Görülmeyenler, ülkenin kuzeyindeki küçük bir adada denizin ve gökyüzünün güçleri arasına sıkışmış beş kişilik bir balıkçı ailesinin 1913’ten 1928’e uzanan etkileyici hikâyesini sunuyor okura; doğa da, Barrøy ailesine verdikleriyle ve aldıklarıyla, bir tür antikahraman olarak yerini alıyor romanda: Yaralı eller, ısırıcı soğuk, el emeğini bir anda paramparça eden fırtınalar ve hiç sözü edilmeyen duygular... Ödüllü yazar Jacobsen, içe işleyen yalın anlatımıyla belirsiz siluetleri görünür kılarken, okuru küçük şeyler’in kırılganlığına ve büyüklüğüne uyandırıyor.
Hans Barrøy üç şey düşlemişti; motorlu bir tekne, daha büyük bir ada ve başka bir yaşam. İlk iki düşünü sık sık anlatırdı tanıdığı tanımadığı herkese, sonuncusundan hiç söz etmemişti, kendine bile. Maria da üç şey düşlemişti: Daha çok çocuk, daha küçük bir ada ve başka bir yaşam. Kocasının tersine sık sık sonuncusunu düşünürdü ve ilk ikisi zamanla giderek silinip yittikçe üçüncü büyümüş, ağırlaşmıştı.