Gülmeye ve Deliliğe Dair, ciddiyet ile akılın hüküm sürdüğü bir çağda yaşayan biz çağcıllar için söyleyecek sözü olan bir kitap. Gülme ile deliliki toplumun huzuru (!) adına dışlayan çağımızın ruhuna inat, bilgeliğin taşıyıcısı olan gülüşü yanımızdan eksik etmememizi öğütlüyor bizlere. İnsanlığı yadsıyıp sessizliğin içine sığınmış insanları deli diye yaftalamamamız gerektiğini anımsatıyor. Sözün özü, bilgeliğin kahkahasından süzülen felsefece gülüşü düşünsel arınmanın olmazsa olmazı olarak öneren, kültürel hayal gücümüzü kışkırtmanın yolunun Demokritosun şen şakraklığından geçtiğini savunan küçük bir gülüş ve unutuş kitabı elinizdeki. Bu mektuplar, ne epistemenin (bilgi) , ne de doksanın (kanı) deliliğin gerçeğini bildiklerini göstererek, logosun (akıl, söz) çıldırdığı bir kuşkuculuk uçurumu açmaktadırlar.
Gülmeye ve Deliliğe Dair, ciddiyet ile akılın hüküm sürdüğü bir çağda yaşayan biz çağcıllar için söyleyecek sözü olan bir kitap. Gülme ile deliliki toplumun huzuru (!) adına dışlayan çağımızın ruhuna inat, bilgeliğin taşıyıcısı olan gülüşü yanımızdan eksik etmememizi öğütlüyor bizlere. İnsanlığı yadsıyıp sessizliğin içine sığınmış insanları deli diye yaftalamamamız gerektiğini anımsatıyor. Sözün özü, bilgeliğin kahkahasından süzülen felsefece gülüşü düşünsel arınmanın olmazsa olmazı olarak öneren, kültürel hayal gücümüzü kışkırtmanın yolunun Demokritosun şen şakraklığından geçtiğini savunan küçük bir gülüş ve unutuş kitabı elinizdeki. Bu mektuplar, ne epistemenin (bilgi) , ne de doksanın (kanı) deliliğin gerçeğini bildiklerini göstererek, logosun (akıl, söz) çıldırdığı bir kuşkuculuk uçurumu açmaktadırlar.
78 sayfa