Boynu ağzının hemen yanında yaşamla titreşiyor; Zoënin tatlı, sıcak kokusu ise başını döndürüyordu. Bir an direnmeye çalıştı, ancak çabaları boşunaydı; karşı konulamayacak kadar yakın, karşı konulamayacak kadar cazipti. Sivri dişleri dışarı uzandı. Buna inan, diye fısıldayıp boynunu usulca öptü. Ve buna... Ve buna. Sonra da keskin, ipeksi öpücüğünü, apansız ve hedefini şaşmayan, jilet gibi keskin, gümüş öpücüğünü kondurdu; Zoënin bütün sıcaklığı içine akmaya başladı. Bedenine işleyişini hissedebiliyordu; sıcak, sıcacık.
Annesine kanser teşhisi konulduğu günden beri hayat, on altı yaşındaki Zoë için gün geçtikçe zorlaşır. Üzüntüsünden kendi içine kapanan babasıyla aralarındaki uçurum her gün biraz daha büyür. Annesiyle ilgili üzüntüsünü, korkularını hiç kimseyle konuşamaz. En yakın arkadaşı Lorrainele bile. Üstelik o da başka bir şehre taşınmak üzeredir. Derken bir gün kapısını bir yabancı çalar. Görünüşte on yedilik bir genç adam ama gerçekte üç yüz yaşında bir vampir olan Simon. Zoë bu olağanüstü güzellikteki yabancıyı içeri almaya can atsa da yine de temkinlidir; zira şehirde acımasız bir katil dolaşmaktadır.
Boynu ağzının hemen yanında yaşamla titreşiyor; Zoënin tatlı, sıcak kokusu ise başını döndürüyordu. Bir an direnmeye çalıştı, ancak çabaları boşunaydı; karşı konulamayacak kadar yakın, karşı konulamayacak kadar cazipti. Sivri dişleri dışarı uzandı. Buna inan, diye fısıldayıp boynunu usulca öptü. Ve buna... Ve buna. Sonra da keskin, ipeksi öpücüğünü, apansız ve hedefini şaşmayan, jilet gibi keskin, gümüş öpücüğünü kondurdu; Zoënin bütün sıcaklığı içine akmaya başladı. Bedenine işleyişini hissedebiliyordu; sıcak, sıcacık.
Annesine kanser teşhisi konulduğu günden beri hayat, on altı yaşındaki Zoë için gün geçtikçe zorlaşır. Üzüntüsünden kendi içine kapanan babasıyla aralarındaki uçurum her gün biraz daha büyür. Annesiyle ilgili üzüntüsünü, korkularını hiç kimseyle konuşamaz. En yakın arkadaşı Lorrainele bile. Üstelik o da başka bir şehre taşınmak üzeredir. Derken bir gün kapısını bir yabancı çalar. Görünüşte on yedilik bir genç adam ama gerçekte üç yüz yaşında bir vampir olan Simon. Zoë bu olağanüstü güzellikteki yabancıyı içeri almaya can atsa da yine de temkinlidir; zira şehirde acımasız bir katil dolaşmaktadır.
Vampilerle ilgili okuduğum en iyi romanlardan biriydi keşke bitmeseydi. Sonunda gerçekten üzüldüm.
Kapağını görünce beğenip aldığım, içeriğinin de hoşuma gideceği yanılgısına düştüğüm bir kitap oldu, açıkçası beni hayal kırıklığına uğrattı.
Kitabın kısa olmasından ve hikayeyi kısa tutma çabasındanmıdır bilemedim ,Zoe ve Simon'ın olduğu sahneler çok tatmin etmedi beni, yani aşklarını hissedemedim, yazar aralarındaki duyguyu çekimi yansıtamadı diye düşünüyorum.
Hikaye heyecansız, kahramanlar soğuktu üstüne birde final hayal kırıklığı oldu :(
romandan ziyade uzun hikaye diyebiliriz,ilginç bir son
190 sayfa