Türk dilinin kıyıya itildiği, önemsenmediği, Farsçanın baş üstünde yer ettiği bir çağda ortaya çıkan Hacı Bektaş Veli, bir inanç kişisi, bir kurum öncüsü olmaktan çok bir uyarıcı, bir öncüdür. Onu ancak kendi diliyle, kendi duygularıyla yoğrulup biçimlenen kimseler anlayabilirler. Bu nedenle Hacı Bektaş Veli Anadolunun insan kokuşlu, ışık gülüşlü dilidir, güçlendiren soluğu, gönülden gönüle sevgi boşaltan oluğudur. Ne mutlu bu serin, bu duyarlı, bu pırıl pırıl oluktan içenlere, esenliğe kavuşanlara...
Türk dilinin kıyıya itildiği, önemsenmediği, Farsçanın baş üstünde yer ettiği bir çağda ortaya çıkan Hacı Bektaş Veli, bir inanç kişisi, bir kurum öncüsü olmaktan çok bir uyarıcı, bir öncüdür. Onu ancak kendi diliyle, kendi duygularıyla yoğrulup biçimlenen kimseler anlayabilirler. Bu nedenle Hacı Bektaş Veli Anadolunun insan kokuşlu, ışık gülüşlü dilidir, güçlendiren soluğu, gönülden gönüle sevgi boşaltan oluğudur. Ne mutlu bu serin, bu duyarlı, bu pırıl pırıl oluktan içenlere, esenliğe kavuşanlara...