Hz. Peygamberin (sallallahu aleyhi ve sellem) dizinin dibinde büyüyen, çocuk yaşta İslamı seçip ilk müslümanlardan olan, akıl, kalb ve ruhunu sevgili Resûlün ve getirdiği Kitâbın tâlim ve terbiyesine muhatap kılıp ilmin kapısı, Allahın arslanı hitaplarına liyâkat kazanan eşsiz bir insandır Hz. Ali. Ne var ki, Ömer b. Abdülazizin, Allah elimi bulaşmaktan korudu, dilimi bulaştırmak istemem dediği elîm Cemel Vakası ve Sıffîn Harbi onun hilâfeti esnasında vukû bulmuş; o günlerde ve sonrasında bu hadiselere insafla değil, ifratla bakan asabî ruhlar, Hz. Aliyi âdeta ilahlaştırma veya tam aksine tekfir etme cüretinde bulunmuştur. Böylesi ifratların şahidi olan büyük muhaddis İmâm Nesâî, sözkonusu elîm hadiselere dair müessif yorumların perdelediği gerçek Hz. Aliyi nazarlara sunuyor. Onu, sevgili Peygamberin pâk lisânından çıkmış sözlerle anlatıyor. Bu vesileyle, Ehl-i Sünnetin Hz. Aliye duyduğu, ölçüleri aşmayan sevgi ve hürmetin nebevî kaynağını açığa çıkarıyor.
Hz. Peygamberin (sallallahu aleyhi ve sellem) dizinin dibinde büyüyen, çocuk yaşta İslamı seçip ilk müslümanlardan olan, akıl, kalb ve ruhunu sevgili Resûlün ve getirdiği Kitâbın tâlim ve terbiyesine muhatap kılıp ilmin kapısı, Allahın arslanı hitaplarına liyâkat kazanan eşsiz bir insandır Hz. Ali. Ne var ki, Ömer b. Abdülazizin, Allah elimi bulaşmaktan korudu, dilimi bulaştırmak istemem dediği elîm Cemel Vakası ve Sıffîn Harbi onun hilâfeti esnasında vukû bulmuş; o günlerde ve sonrasında bu hadiselere insafla değil, ifratla bakan asabî ruhlar, Hz. Aliyi âdeta ilahlaştırma veya tam aksine tekfir etme cüretinde bulunmuştur. Böylesi ifratların şahidi olan büyük muhaddis İmâm Nesâî, sözkonusu elîm hadiselere dair müessif yorumların perdelediği gerçek Hz. Aliyi nazarlara sunuyor. Onu, sevgili Peygamberin pâk lisânından çıkmış sözlerle anlatıyor. Bu vesileyle, Ehl-i Sünnetin Hz. Aliye duyduğu, ölçüleri aşmayan sevgi ve hürmetin nebevî kaynağını açığa çıkarıyor.