Geleneksel akdeniz toplumlarının ortak özelliği olan akraba evliliği, kan davası, namus cinayeti, kadınların mirastan mahrum edilmesi ve başörtüsü gibi geleneklerin ortaya çıkışını ve gelişimini araştıran bu kitapta Germaine Tillion, kimliğin ve kültürel yapının her bir toplumun kendi özünden değil, düpedüz toprağa el koyma biçiminin örgütlenmesinden ve bu örgütlenmenin farklı toplumsal akımlar karşısında geçirdiği değişimden kaynaklandığını ileri sürüyor.Hıristiyan ve Musevi topluluklara ait hatırı sayılır mirastan da örnekler vererek, kadın bedeni üzerinde hak iddiasında bulunan ve günümüzde yanlış olarak İslamiyete atfedilen sosyal örgünün köklerinin ta tarihöncesi çağlarda, neolitik toplumda yattığını gösteriyor.Özellikle akrabalığın nasıl ekonomik, siyasi ve ahlaki bir düzen olduğunu anlatışıyla, günümüz Türkiyesinde açığa çıkan kimi tartışmaları bildik modernleşme tartışmalarının ötesinde, çözülen toplumsal yapıları da dikkate alarak yorumlayabilmemiz için çok önemli bir fırsat sunuyor.
Geleneksel akdeniz toplumlarının ortak özelliği olan akraba evliliği, kan davası, namus cinayeti, kadınların mirastan mahrum edilmesi ve başörtüsü gibi geleneklerin ortaya çıkışını ve gelişimini araştıran bu kitapta Germaine Tillion, kimliğin ve kültürel yapının her bir toplumun kendi özünden değil, düpedüz toprağa el koyma biçiminin örgütlenmesinden ve bu örgütlenmenin farklı toplumsal akımlar karşısında geçirdiği değişimden kaynaklandığını ileri sürüyor.Hıristiyan ve Musevi topluluklara ait hatırı sayılır mirastan da örnekler vererek, kadın bedeni üzerinde hak iddiasında bulunan ve günümüzde yanlış olarak İslamiyete atfedilen sosyal örgünün köklerinin ta tarihöncesi çağlarda, neolitik toplumda yattığını gösteriyor.Özellikle akrabalığın nasıl ekonomik, siyasi ve ahlaki bir düzen olduğunu anlatışıyla, günümüz Türkiyesinde açığa çıkan kimi tartışmaları bildik modernleşme tartışmalarının ötesinde, çözülen toplumsal yapıları da dikkate alarak yorumlayabilmemiz için çok önemli bir fırsat sunuyor.