Omurgasını dev sıradağların şekillendirdiği, Amazonun hayat verdiği Latin Amerikayı daha önce hiç böyle görmediniz.Biz Latin Amerikalılar, İnkalardan beri, aynen topraktan fışkıran tohumlar gibi büyüdüğümüze inanırız... Yurt dediğimiz bu topraklar, bolluk kadar kargaşayı da getirebilir. Dünyamız bizi besleyebilir ya da yok edebilir... Bizler, yabanıl olduğu kadar verimli olan bu toprakların, hem sevgili hem de lanetlenmiş mirasçılarıyız...Belki de bu yüzden İnkalar güneşi böylesine sevmiş, Mayalar gökyüzüne uzanan merdivenler inşa etmiş, İspanyol fatihler haç dikmek için tepelere tırmanmış... Bizler, toprağın bağrından kopmak istiyoruz... Kanat açmak, uçmak, And kondorunun gözüyle görmek istiyoruz... Ayakları toprağa basmadan rahat etmeyen bir Peru Yerlisi olarak benim, memleketini havadan görmek için bir fotoğrafçının keşif gezisine eşlik ettiğimi bir düşünün. İşte bir sonbahar günü kendimi tam da bu durumda, kalbi rüzgâra karşı pıt pıt atan Pilatus Porter uçağında hayata tutunurken buldum.İki sıradağı -karla kaplı Cordillera Blanca ile kahverengi sırtı dalga dalga uzanan Cordillera Negrayı- yarıp geçen, Callejón de Huaylas adlı yemyeşil kanyonun üzerinden uçtuk. Bu topraklar, Perudaki bilinen en eski uygarlıklardan biri olan ve tarıma dair ileri düzeydeki bilgileri Moche ve İnka kültürlerinin dehasını da etkileyen Chavín uygarlığının beşiği. (İnkalar daha sonraları And Dağlarında yerleştikleri bu topraklara Qosqo adını vermişlerdi: dünyanın göbek bağı.) Callejón aynı zamanda Peru Andlarının, Güney Amerika genelindeki en yüksek bazı zirvelerinin yükseldiği kesimidir. Ve aralarından biri de 6768 metrelik zirvesiyle vadiye tepeden bakan, barındırdığı buz ve kar ile aşağılarda uzayıp giden yaşamı besleyen nefes kesici güzellikteki Huascarán Dağıdır.Latin Amerika işte böyle paradokslarla dolu bir yer. Ziyaretçilerimize heyacanla ülkelerimizin coğrafi oluşumlar açısından, çarpıcı bir bütünlük içinde inanılmaz zengin bir açık büfe -kıyı şeridi, çöl, orman, dağ, bataklık, takımadalar- sunduğunu anlatıyoruz biz. And Dağlarının beyaz dorukları, orman zemininin sel suları altında kaldığı, jaguarların pembe yunuslarla yüzmek zorunda bırakıldığı Amazondan çok da uzakta değil...Yazı ve fotoğraflar, Robert B. Haasın NG Books tarafından yayımlanan ve önsözünü Marie Arananın yazdığı Hava Fotoğraflarıyla Latin Amerika kitabından uyarlanmıştır.
Omurgasını dev sıradağların şekillendirdiği, Amazonun hayat verdiği Latin Amerikayı daha önce hiç böyle görmediniz.Biz Latin Amerikalılar, İnkalardan beri, aynen topraktan fışkıran tohumlar gibi büyüdüğümüze inanırız... Yurt dediğimiz bu topraklar, bolluk kadar kargaşayı da getirebilir. Dünyamız bizi besleyebilir ya da yok edebilir... Bizler, yabanıl olduğu kadar verimli olan bu toprakların, hem sevgili hem de lanetlenmiş mirasçılarıyız...Belki de bu yüzden İnkalar güneşi böylesine sevmiş, Mayalar gökyüzüne uzanan merdivenler inşa etmiş, İspanyol fatihler haç dikmek için tepelere tırmanmış... Bizler, toprağın bağrından kopmak istiyoruz... Kanat açmak, uçmak, And kondorunun gözüyle görmek istiyoruz... Ayakları toprağa basmadan rahat etmeyen bir Peru Yerlisi olarak benim, memleketini havadan görmek için bir fotoğrafçının keşif gezisine eşlik ettiğimi bir düşünün. İşte bir sonbahar günü kendimi tam da bu durumda, kalbi rüzgâra karşı pıt pıt atan Pilatus Porter uçağında hayata tutunurken buldum.İki sıradağı -karla kaplı Cordillera Blanca ile kahverengi sırtı dalga dalga uzanan Cordillera Negrayı- yarıp geçen, Callejón de Huaylas adlı yemyeşil kanyonun üzerinden uçtuk. Bu topraklar, Perudaki bilinen en eski uygarlıklardan biri olan ve tarıma dair ileri düzeydeki bilgileri Moche ve İnka kültürlerinin dehasını da etkileyen Chavín uygarlığının beşiği. (İnkalar daha sonraları And Dağlarında yerleştikleri bu topraklara Qosqo adını vermişlerdi: dünyanın göbek bağı.) Callejón aynı zamand... tümünü göster