Psikanalist ve sosyolog Alice Miller, bu kitabında yer alan yedi öyküde birbirinden farklı hayat deneyimlerini kahramanları aracılığıyla karşılaştırıyor ve buluşturuyor. Millerın kahramanlarının büyük kısmı ise kadınlar. Toplama kampları, diktatörler, ensest, taciz, doğum travması, histeri, mesleğini kötüye kullanan terapistler, öz-saygı, iletişimsizlik, nefret... Yazar, her biri uzun hatta ağır birer makalenin konusu olabilecek deneyim ve olguları, örnek hikâyelerde rahatlıkla anlaşılır bir tarzda okuyucuya sunuyor. Yazar kitabının gerekçeleri hakkında şunları söylüyor: Pek çok kadın gibi ben de, genç bir anneyken, gerek çocuğuma gerekse kendime ilişkin yeterince bilgili olmamanın acısını çektim. Daha bilgili olsaydım pek çok şeyi daha iyi yapabileceğimi, ama bunları artık telafi edemeyeceğimi bilmek çok üzücü. Bununla birlikte hayatımın ancak ileri dönemlerinde fark edebildiğim bazı şeyleri başkaları ile paylaşma isteğini duyuyorum bugün. Benim çektiklerimi başkalarının çekmemesi dileğinden doğdu bu öyküler. Tanıdığım kadınların çoğu, bugün hiç değilse daha fazla bilgilendirilmiş olmaktan sevinç duyuyor. Bu bilgi artışı, erişkin çocuklarıyla daha açık bir diyaloğa girmelerini ve torunlarını daha iyi anlayabilmelerini sağlıyor. Öykülerim zaten bilgili okura pek yeni bir şey sunmayacak belki ama böylesi okurların hâlâ azınlıkta olduğunu duydum. İnsanların çoğunluğu, çocuklukla bugüne dek pek az ilgilenmiş durumda.
Psikanalist ve sosyolog Alice Miller, bu kitabında yer alan yedi öyküde birbirinden farklı hayat deneyimlerini kahramanları aracılığıyla karşılaştırıyor ve buluşturuyor. Millerın kahramanlarının büyük kısmı ise kadınlar. Toplama kampları, diktatörler, ensest, taciz, doğum travması, histeri, mesleğini kötüye kullanan terapistler, öz-saygı, iletişimsizlik, nefret... Yazar, her biri uzun hatta ağır birer makalenin konusu olabilecek deneyim ve olguları, örnek hikâyelerde rahatlıkla anlaşılır bir tarzda okuyucuya sunuyor. Yazar kitabının gerekçeleri hakkında şunları söylüyor: Pek çok kadın gibi ben de, genç bir anneyken, gerek çocuğuma gerekse kendime ilişkin yeterince bilgili olmamanın acısını çektim. Daha bilgili olsaydım pek çok şeyi daha iyi yapabileceğimi, ama bunları artık telafi edemeyeceğimi bilmek çok üzücü. Bununla birlikte hayatımın ancak ileri dönemlerinde fark edebildiğim bazı şeyleri başkaları ile paylaşma isteğini duyuyorum bugün. Benim çektiklerimi başkalarının çekmemesi dileğinden doğdu bu öyküler. Tanıdığım kadınların çoğu, bugün hiç değilse daha fazla bilgilendirilmiş olmaktan sevinç duyuyor. Bu bilgi artışı, erişkin çocuklarıyla daha açık bir diyaloğa girmelerini ve torunlarını daha iyi anlayabilmelerini sağlıyor. Öykülerim zaten bilgili okura pek yeni bir şey sunmayacak belki ama böylesi okurların hâlâ azınlıkta olduğunu duydum. İnsanların çoğunluğu, çocuklukla bugüne dek pek az ilgilenmiş durumda.