Amerikalı Araştırma gezısındedır Yolculuğun başında rehberlerine bir işaret levhası verip, bunu yüksek bir ağacın tepesine asmasını ve böylece yollarını kaybederlerse, bu kılavuz tabelaya bakarak, yönlerini bulacaklarını söylerler. Yerliler bu isteğe bir anlam veremez; ama yine de söyleneni yaparlar, işaret Levhası ağacın tepesine asıldıktan sonra yola koyulurlar. Bir müddet gittikten sonra Amerikalılar heyecanla bağırır; Durun, kaybolduk1 Yerli rehber, bütün şefkatiyle Amerikalıya dokunarak; Hayır der, Kaybolmadınız, bakın buradasınızAmerikalı hiddetle, Öyle değil be adam der işaret I evhamız kayboldu Yerli bütün sükunetıyle cevap verir, O zaman niçin biz kaybolduk diyorsunuz? işaret Levhamız kayboldu desenize. Biz, insanız. Kaybolamayız Hepimiz bir şekilde tutturmuş bir yol, gidiyoruz. Sevgili Yılmaz Erdoğan Bu yol nereye gider? diye soruyor ve devam ediyor, Yol bir yere gitmez, o bir durma biçimidir Ve yaşamak hızlı bir ölme biçimidir Hızla o kaçınılmaz sona doğru gidenler ikiye ayrılıyor.Gerçekten ölenler ve ölümsüzler kervanına dâhil olabilenler. Gerçek ölüm tarihiniz; adınızı minnetle yâd eden son kişinin öldüğü gündür. 0 da ölünce sız hiç yaşamamış gibi olursunuz. Bedeniyle yaşayıp, bedeniyle ölenlerden geriye kalan bir avuç toprak .. Ama hayat bir avuç toprak için yaşanmayacak kadar kutsal. Ölümsüzler kervanına katılanlar, varlıkları varlığımıza armağan olanlar, Baki kalan şu kubbede bir hoş seda bırakanlar, varlıklarıyla gurur duyulanlar, yoklukları arananlar, başkalarının hayat filminde figüran olmayıp, kendi başrollerini kapanlar ise; hayat pusulasına sahip olanlar oluyor Adına hayat denilen şu ölümsüzlük oyununda, hayatınıza anlam katacak, doğru işaret levhalarıyla karşılaşmanız dileğimle
Amerikalı Araştırma gezısındedır Yolculuğun başında rehberlerine bir işaret levhası verip, bunu yüksek bir ağacın tepesine asmasını ve böylece yollarını kaybederlerse, bu kılavuz tabelaya bakarak, yönlerini bulacaklarını söylerler. Yerliler bu isteğe bir anlam veremez; ama yine de söyleneni yaparlar, işaret Levhası ağacın tepesine asıldıktan sonra yola koyulurlar. Bir müddet gittikten sonra Amerikalılar heyecanla bağırır; Durun, kaybolduk1 Yerli rehber, bütün şefkatiyle Amerikalıya dokunarak; Hayır der, Kaybolmadınız, bakın buradasınızAmerikalı hiddetle, Öyle değil be adam der işaret I evhamız kayboldu Yerli bütün sükunetıyle cevap verir, O zaman niçin biz kaybolduk diyorsunuz? işaret Levhamız kayboldu desenize. Biz, insanız. Kaybolamayız Hepimiz bir şekilde tutturmuş bir yol, gidiyoruz. Sevgili Yılmaz Erdoğan Bu yol nereye gider? diye soruyor ve devam ediyor, Yol bir yere gitmez, o bir durma biçimidir Ve yaşamak hızlı bir ölme biçimidir Hızla o kaçınılmaz sona doğru gidenler ikiye ayrılıyor.Gerçekten ölenler ve ölümsüzler kervanına dâhil olabilenler. Gerçek ölüm tarihiniz; adınızı minnetle yâd eden son kişinin öldüğü gündür. 0 da ölünce sız hiç yaşamamış gibi olursunuz. Bedeniyle yaşayıp, bedeniyle ölenlerden geriye kalan bir avuç toprak .. Ama hayat bir avuç toprak için yaşanmayacak kadar kutsal. Ölümsüzler kervanına katılanlar, varlıkları varlığımıza armağan olanlar, Baki kalan şu kubbede bir hoş seda bırakanlar, varlıklarıyla gurur duyulanlar, yoklukları arananlar, başkal... tümünü göster
Çok samimi, eğitici bir kitap. Kendimle kıyaslayarak okudum, kim bilir daha önce okusaydım, bazı olaylara başka türlü bakardım. Münir Arıkan sanki benle sohbet ediyormuş gibi hissettim okurken. Anlatım tarzı, olayları kendine has bakış açısı, yaşanmış hikeyelerle anlatışı düşüncelerini daha değerli kılıyor. Okunması gerekli kişisel gelişim kitaplarından.