Bazen kurtuluş için aşkı seçmek gerekir...
Nastya tam 450 gündür konuşmuyorsa, gülmüyor ve ağlamıyorsa,
bir bildiği olmalı;bazı günler sadece öfkesiyle ayakta durabiliyorsa, bir umudu olmalı;
ayakları onu dönüp dolaşıp Josh’a götürüyorsa,
bir nedeni olmalı;ve tam 450 gün sonra yeniden konuşmaya karar veriyorsa, söyleyecekleri olmalı.
Josh hayatındaki herkesi teker teker kaybediyorsa,
bunun bir açıklaması olmalı;etrafında görünmez bir güç kalkanıyla dolaşıyor, herkesten kaçıyorsa, bir derdi olmalı;
ve kasabaya yeni gelen kıza Günışığım diyorsa,
bir sırrı olmalı.
Her Şey Bitti Derken, hayat denen yapbozun parçalarını bir arada tutan şeyin sevmek olduğunu bilenlerin, bir de günün en karanlık saatinde çıkagelip, “Her şey bitti demek için çok erken” diyecek bir günışığını bekleyenlerin hikâyesi.
“Baştan sona heyecan dolu, duygusal bir yolculuk. Benim için tartışmasız yılın en iyi kitabı.”
Colleen Hoover
“Çarpıcı bir ilk roman. Her Şey Bitti Derken yüreğimi çaldı, nefesimi kesti, canımı yaktı. Katja Millay’in lirik anlatımına kapılmamak imkânsız.”
Ann Aguirre
“Her Şey Bitti Derken, kitapların eğlendirmekten çok daha fazlasını yapabildiğini hatırlatan bir roman. Katja Millay’in sözcükleri duygularınızı saklandıkları yerden çıkaracak, zihninizi ele geçirecek ve sonunda ayrılmaz bir parçanız olup çıkacak.”
Tough Critic Book Reviews
Bazen kurtuluş için aşkı seçmek gerekir...
Nastya tam 450 gündür konuşmuyorsa, gülmüyor ve ağlamıyorsa,
bir bildiği olmalı;bazı günler sadece öfkesiyle ayakta durabiliyorsa, bir umudu olmalı;
ayakları onu dönüp dolaşıp Josh’a götürüyorsa,
bir nedeni olmalı;ve tam 450 gün sonra yeniden konuşmaya karar veriyorsa, söyleyecekleri olmalı.
Josh hayatındaki herkesi teker teker kaybediyorsa,
bunun bir açıklaması olmalı;etrafında görünmez bir güç kalkanıyla dolaşıyor, herkesten kaçıyorsa, bir derdi olmalı;
ve kasabaya yeni gelen kıza Günışığım diyorsa,
bir sırrı olmalı.
Her Şey Bitti Derken, hayat denen yapbozun parçalarını bir arada tutan şeyin sevmek olduğunu bilenlerin, bir de günün en karanlık saatinde çıkagelip, “Her şey bitti demek için çok erken” diyecek bir günışığını bekleyenlerin hikâyesi.
“Baştan sona heyecan dolu, duygusal bir yolculuk. Benim için tartışmasız yılın en iyi kitabı.”
Colleen Hoover
“Çarpıcı bir ilk roman. Her Şey Bitti Derken yüreğimi çaldı, nefesimi kesti, canımı yaktı. Katja Millay’in lirik anlatımına kapılmamak imkânsız.”
Ann Aguirre
“Her Şey Bitti Derken, kitapların eğlendirmekten çok daha fazlasını yapabildiğini hatırlatan bir roman. Katja Millay’in sözcükleri duygularınızı saklandıkları yerden çıkaracak, zihninizi ele geçirecek ve sonunda ayrılmaz bir parçanız olup çıkacak.”
Tough Critic Book Reviews
Edisyon kurbanı bir kitap daha :(
Kitabın ilk iki yüz küsür sayfasında birileri "en sevdiğin kitap?" dediğinde tereddütsüz ilk söyleyeceğim kitabımı bulduğumu düşünüyordum. Ama cık, hala o kitabı bulamadım.
Karakterlerin kalitesi, esprili dili, geçmişte yaşanan olayların gizemi insanı kendine çekiyor. Ama yazar bundan sonrasında -benim için- çuvalladı. Daha doğrusu ben ilk bölümlerde kitabın devamı için beklentilerimi uçurduğumdan, yazar bu beklentileri karşılayamadı.
Bir şeyler sanki eksik kalmış.En azından defterde yazılanları okuyabilirdik.
Yine de kitap insanın hayatına fazlaca, derin yaralar gibi izleri geçmeyen değerli şeyler bırakıyor. Okumanızı tavsiye ederim :)
Öyle abartıldığı kadar da iyi olmadığını, ortalama bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ben okurken kimi zaman sıkıldım belki fazla karamsar karakterleri çok fazla sevemememden de kaynaklanabilir. Yoksa konusu güzeldi. Sadece baş tarafı gereksiz yere fazla uzatılmış olduğundan hemen kitabın içine giremedim. Josh, Nastya'nın ve Drew'i tanıdıkça,nedenlerini öğrendikçe kitap okuduğuma değdi...
Alacakaranlık serisinden sonra liseli gençlerle ilgili okuduğum ilk roman bu oldu. Değişikti...
Okunabilitesi vardı, diyaloglar da fena sayılmazdı ama şu ''şimdiki zaman'' ile kitabı baştan sona yazma fikri kime ait çok merak ediyorum. Orjinal kitapta da bu şekilde mi cidden?
Bakıyorum, ediyorum, geliyorum, yiyorum, yatıyorum, kalkıyorum, oturuyorum... ayyyyy cinnet geçirecektim bi yerden sonra.
Son olarak kültürel farklılıklar biliyorum ama yine de sevdiğin biri varken başka biriyle cinsel ilişkiye girme olayını pek kaldıramıyorum ben. Bunun kültürle değil mideyle ilgisi olduğuna inananlardanım.
Çok çok etkileyici bir kitap.!! Özellikle o son cümle. hiç beklemiyordum en çok etkilendiğim yerdi sanırım.
Kitabın en sevmediğim yanı şimdiki zamanla yazılmış olmasi. Kitaba adapte olmakta zorlanıyorum alışana kadar sinir ola ola okuyorum resmen.
ilk 300 sayfa beni biraz sıktı fakat son 200 sayfa o enerjiyi yakalayabildi.. 8 versem mi diye tereddüt etsem de 7 verdim..Biraz john green tarzı var...
Nasil baslasam neresinden konuya girsem bilemesim. Soylenicek birsey varsa oda bu kitabin derinden beni etkilemis olmasi !!! Hemde fena !
450gun boyunca susmak ! Yasanan onca seyden sonra ofkeden nefrettenden ve nedenleri haykirip sorulara cevap almak isterken hemde ?!
Kitabin basindan beri neden neden.diye sordum ve ogrendigimde beni bile nefret edip sustum !
Herseye ragmen her yaraya , akan her kana ve kapanmayan.onca yaraya ragmen nefes almaya devam etmek sanirim herkes.bunu basaramaz.
Nedendir bilmiyorum ama bence bu kitabi herkes okumali hemde hemen hic durmadan ve acele etmeden sindire sindire !!!
495 sayfa
3Temmuz2014 tarihinde, Neo Kitap tarafından yayınlandı