Küçükken gardırobun arkasındaki sığınağıma girmiş, elimde tabancası, tetiği çekememiştim. O köşede, orada, duvarın kenarıyla, açılınca sığınağa kapı olan gardırop kapağının kesiştiği yerde oluşan o büyük yalnızlıkta büzülmüş, uzak, yalnız, gizlenmiş, kendimi dünyadan koruyordum, dahası tuzağımı kuruyordum dünyaya. Yabanıl ve hırçın bir kız çocuğu, kıvırcık saçlı, koyu tenli, çingeneyi andırıyor. Aşırı, bastırılamaz bir baba sevgisi; neşe, şefkat, tutku. Ölüme karşı içgüdüsel bir çekim; acı ve çelişki dolu bir yaşam bağı. Genç kızlığın başlangıcında ortaya çıkan hastalık; kişisel bir iç savaş; dünyayla, varoluşla, anneyle; ulaşılmaz güzellikle hesaplaşma... o güzel yüzle, öpmeyi bilmeyen o ağızla hesaplaşma. Yılların, anıların, belleğin değişkenliğinde düş ve gerçek. Özyaşam kesitleri... Bilinçli ve acı dolu, kadınca bir deneyimin romanı: Tutkulu ve berrak.
Küçükken gardırobun arkasındaki sığınağıma girmiş, elimde tabancası, tetiği çekememiştim. O köşede, orada, duvarın kenarıyla, açılınca sığınağa kapı olan gardırop kapağının kesiştiği yerde oluşan o büyük yalnızlıkta büzülmüş, uzak, yalnız, gizlenmiş, kendimi dünyadan koruyordum, dahası tuzağımı kuruyordum dünyaya. Yabanıl ve hırçın bir kız çocuğu, kıvırcık saçlı, koyu tenli, çingeneyi andırıyor. Aşırı, bastırılamaz bir baba sevgisi; neşe, şefkat, tutku. Ölüme karşı içgüdüsel bir çekim; acı ve çelişki dolu bir yaşam bağı. Genç kızlığın başlangıcında ortaya çıkan hastalık; kişisel bir iç savaş; dünyayla, varoluşla, anneyle; ulaşılmaz güzellikle hesaplaşma... o güzel yüzle, öpmeyi bilmeyen o ağızla hesaplaşma. Yılların, anıların, belleğin değişkenliğinde düş ve gerçek. Özyaşam kesitleri... Bilinçli ve acı dolu, kadınca bir deneyimin romanı: Tutkulu ve berrak.