Kitaptan:
Babam, insan babam, canım babam, şimdi sen il il dolaştığım her yerde, Havrandan Karsa kadar her eserinde varsın. Manisa Anıtında barışın sembolü zeytin dalısın, İzmirde denizatlarını şahlandıran efesin, Nene Hatunsun, Şerife Bacısın, ozanların sazında türküsün, Pir Sultansın, âşıksın. Dalgalarla boğuşmanı özlediğim kahramanımsın, buğdaysın, başaksın, balıkçının yanındaki çocuksun. Yontulmamış dağlarsın, yıllar önce dağdan inen çamurları sanata çeviren, eğitimle geçen hayatı cehalete yitik giden heykeltıraş babamsın, babamsın... Anılarıma ve umutlarıma her şeye rağmen sonsuz özgürlükler bırakan, hiç geçmeyen yürek yankımsın.
Heykeltıraş Babam, ansızın kaybedilmiş bir babanın ardından yazılmış bir mektup aslında. Her kelimesi gözyaşlarıyla ıslanmış, sessiz ve derinden bir iç çekiş... Oylum Öktem İşözen, boşluğunu dolduramadığı babasını içten bir sesin ahenginde, anıların ışığında anlatıyor. Türkiyenin yetiştirdiği büyük heykel ustasını insani yönleriyle, bir baba, bir eş, bir evlat, hatta bir çocuk olarak tanımamıza vesile oluyor. Oylum Öktem İşözen babasını anlatırken bizi, seramikten resme, Atatürk büstlerinden anıtsal büyüklükteki muhteşem yapıtlara kadar geniş bir yelpazede eserler veren büyük ustanın izinde bir yolculuğa çıkarıyor.
Kitaptan:
Babam, insan babam, canım babam, şimdi sen il il dolaştığım her yerde, Havrandan Karsa kadar her eserinde varsın. Manisa Anıtında barışın sembolü zeytin dalısın, İzmirde denizatlarını şahlandıran efesin, Nene Hatunsun, Şerife Bacısın, ozanların sazında türküsün, Pir Sultansın, âşıksın. Dalgalarla boğuşmanı özlediğim kahramanımsın, buğdaysın, başaksın, balıkçının yanındaki çocuksun. Yontulmamış dağlarsın, yıllar önce dağdan inen çamurları sanata çeviren, eğitimle geçen hayatı cehalete yitik giden heykeltıraş babamsın, babamsın... Anılarıma ve umutlarıma her şeye rağmen sonsuz özgürlükler bırakan, hiç geçmeyen yürek yankımsın.
Heykeltıraş Babam, ansızın kaybedilmiş bir babanın ardından yazılmış bir mektup aslında. Her kelimesi gözyaşlarıyla ıslanmış, sessiz ve derinden bir iç çekiş... Oylum Öktem İşözen, boşluğunu dolduramadığı babasını içten bir sesin ahenginde, anıların ışığında anlatıyor. Türkiyenin yetiştirdiği büyük heykel ustasını insani yönleriyle, bir baba, bir eş, bir evlat, hatta bir çocuk olarak tanımamıza vesile oluyor. Oylum Öktem İşözen babasını anlatırken bizi, seramikten resme, Atatürk büstlerinden anıtsal büyüklükteki muhteşem yapıtlara kadar geniş bir yelpazede eserler veren büyük ustanın izinde bir yolculuğa çıkarıyor.