Küresel hüznü içselleştiren bir semt: Aksaray…
Cinayete kurban giden Arap, Özbek ve siyahi kadınlar…
Her günü, her saati acılar ve dertlerle yaşanan iki sıkıştırılmış hayat, iki uzun öfke… İki yakıcı ve olanaksız aşk hikâyesi... Melez bir kültürü içselleştiren, yakın geçmişte Arabesk’in Başkenti denilen bir dünya semti… Hüznün ve yalnızlığın derinlerine damardan bir yolculuk…
Bir lisan curnatası… Roman ve polisiye roman anlayışına, dahası müesses nizama eleştirel bir bakış açısı…
“Sokağa ne zaman adım atsam, uğradığım lisan saldırılarından dolayı kaotik bir gerginlik ve şaşkınlık içine düşüyorum: Arapça, Rusça, Gürcüce ve siyahice –ya da zencice denilebilecek– sözcükleri işittiğimde bir tür Babil Sendromu yaşıyor, yabancılık çekiyorum.”
İbrahim Yıldırım, son romanında İstanbul’un bir semtinden Türkiye’nin yeni gerçeklerine açılıyor…
Hem çelebice, hem harbiden!
Küresel hüznü içselleştiren bir semt: Aksaray…
Cinayete kurban giden Arap, Özbek ve siyahi kadınlar…
Her günü, her saati acılar ve dertlerle yaşanan iki sıkıştırılmış hayat, iki uzun öfke… İki yakıcı ve olanaksız aşk hikâyesi... Melez bir kültürü içselleştiren, yakın geçmişte Arabesk’in Başkenti denilen bir dünya semti… Hüznün ve yalnızlığın derinlerine damardan bir yolculuk…
Bir lisan curnatası… Roman ve polisiye roman anlayışına, dahası müesses nizama eleştirel bir bakış açısı…
“Sokağa ne zaman adım atsam, uğradığım lisan saldırılarından dolayı kaotik bir gerginlik ve şaşkınlık içine düşüyorum: Arapça, Rusça, Gürcüce ve siyahice –ya da zencice denilebilecek– sözcükleri işittiğimde bir tür Babil Sendromu yaşıyor, yabancılık çekiyorum.”
İbrahim Yıldırım, son romanında İstanbul’un bir semtinden Türkiye’nin yeni gerçeklerine açılıyor…
Hem çelebice, hem harbiden!
Karton Cilt, 1. baskı, 244 sayfa
Nisan2017 tarihinde, Doğan Kitap tarafından yayınlandı