Merhamet zulmün merhemi olamaz!
İstanbul’un kargaşası içinde sıradan bir yaşam süren İbrahim, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in ölüm haberi üzerine doğduğu kadim kent Mardin’e gider. Onun, önce sevdaya sonra ölüme yazılmış, Mardin’de başlayıp Amerika’da sona ermiş hayatını araştırmaya koyulur. Böylece âdeta bir girdabın içine çekilir, tutkuyla ve hırsla gizemli bir kadının peşine düşer.
Harese nedir, bilir misin? Develerin çölde çok sevdiği bir diken var. Deve dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz… Ortadoğu’nun âdeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.
Mardinli Hüseyin ile IŞİD zulmünü misliyle yaşamış Ezidi kızı Meleknaz’ın ve kelamın çocuklarının hikâyesi... Livaneli okuru, sevda ile acının iç içe geçtiği bir Ortadoğu gerçeğiyle buluşturuyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Merhamet zulmün merhemi olamaz!
İstanbul’un kargaşası içinde sıradan bir yaşam süren İbrahim, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in ölüm haberi üzerine doğduğu kadim kent Mardin’e gider. Onun, önce sevdaya sonra ölüme yazılmış, Mardin’de başlayıp Amerika’da sona ermiş hayatını araştırmaya koyulur. Böylece âdeta bir girdabın içine çekilir, tutkuyla ve hırsla gizemli bir kadının peşine düşer.
Harese nedir, bilir misin? Develerin çölde çok sevdiği bir diken var. Deve dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz… Ortadoğu’nun âdeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.
Mardinli Hüseyin ile IŞİD zulmünü misliyle yaşamış Ezidi kızı Meleknaz’ın ve kelamın çocuklarının hikâyesi... Livaneli okuru, sevda ile acının iç içe geçtiği bir Ortadoğu gerçeğiyle buluşturuyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Keşke size bu kitap güzel bir distopya, Livaneli ne güzel kurgulamış diyebilseydim ama maalesef gerçek ve burnumuzun dibinde yaşanıyor aslında. Hikayenin kanatları Mezopotamya'dan Amerika'ya kadar uzanıyor. Kitap adı gibi gerçekten insanı huzursuz ediyor. Yazar, röportajında Huzursuzluk ismini özellikle mi seçtiniz? sorusuna ; "...hepimizin içinde derin bir tedirginlik ve huzursuzluk var. İçinde bulunduğumuz gemi fırtınaya yakalanmış oradan oraya savrulurken, hiç kimsenin 'ama benim kamaram iyi!'deme lüksü yok. Kaptandan miçoya kadar hepimizin başı dönüyor ve huzursuzuz. Cennet de biziz cehennem de." diye cevap veriyor. Kitabı yavaş yavaş hazmederek okudum, bazen durdum ağladım, kızdım...Keşke daha uzun olsaydı. Ben çok etkilendim, lütfen okuyun, tereddütsüz tavsiyem
Ne kadar güzel bir kitaptı. Resmen tadı damağımda kaldı. O kadar kısacık bir kitaba dolu dolu bir roman sığdırmak Livaneli'ye yakışırdı zaten. İçinizi buracak, biraz kendinizi "acaba" diye sorgulatacak ve bittiğinde ise keşke bitmeseydi diyeceğiniz bir kitap.. Bayıldım..
"Coğrafya kaderdir."
daha iyisini beklediğimden herhalde bana yeterli gelmemiş kitap. her sayfada bir diğer sayfadan bir şey bekledim ama sonu geldiğinde de bir anda bağlanan hikaye karakterler hakkında kurduklarımı, verilen duyguları havada bıraktı. anlatımında biraz diğer kitaplarındaki tadı yakaladıysam da hikayede, karakterlerin okuyucuya verilişinde daha güçlü olmasını isterdim.
Bir solukta okudum. Yalnız bir solukta okurken öyle hemen içiniz de , kafanız da bitmiyor kitap....
Doğu'nun aile, kadın sorunları, Ortadoğu'da yaşananlar, ordan buraya sığınanlar...
Z. Livaneli yine yapmış yapacağını ve kısa ama içi dolu cümlelerle anlatmış, kanayan yaramıza dokunmuş...
Nasıl beğenilmez bu kitap...
Onca yaşanmışlık var içerisinde onca görmezden geldiklerimiz, olanlar ama bilmediklerimiz.
Bilmek istemediklerimiz, kendi yaşadıklarımızı zor zannedişlerimiz.
Yine kapattıktan sonra, duvara uzun uzun boş boş baktıran bir kitap daha
Zülfü Livaneli yine konuşturmuş kalemini. Okurken göz yaşlarımı tutamadım içimi bir huzursuzluk kapladı. Ortadoğu da yaşananlar, işid, Suriyeliler, Ezidilerin yaşadıkları ve bunların gerçek olması insanın içini acıtıyor. Ezidi kadınlarının çektiği acılar tarif edilemez. Keşke hiç din diye bir şey olmasaydı dedirtiyor insana. Nergis'in son sözleri hala kulaklarımda ''ben bir insandım''. Okumanızı tavsiye ederim.
Livaneli'nin kalemi her zaman ki gibi muhteşem....gerçekten adı gibi "huzursuzluk" kaplıyor insanın içini....Meleknaz, Zilan,Hüseyin aşk var ama acı, umutsuzluk, gözyaşı iliklerinize işleyecek....yaşadığımız coğrafyayı, bugünü, öncesini daha çok sorgulayacaksınız, yarınlar mı? işte orası muamma güzel günler görebilmek için huzursuzlukları bitirmek yenmek, okumak, okutmak zorundayız....
Bir Livaneli klasiği. . Bitmesin istediklerimden, tadı damakta kalanlardan...
Yakın geçmişe değinen bir konu hakkında yazılmış olması, kadınlar daha doğrusu çocukların savaşın en çirkin yüzüne maruz kalması kitabın en iç acıtan kısmı olsa da fonda kadim şehir Mardin.Kitabın sonunun aniden gelmesi sanki bitmemiş ya da eksik kalmış izlenimi yaratsada Ezidiler hakkında bilinmeyen şeylere dokunarak biligi edinmemizi sağlıyor.
''Merhamet zulmün merhemi olamaz.''
1 gün içinde soluksuz okuduğum kitap.. Merhamet yetmiyor bazen dünya düzenine karşı çıkmaya..
Karton Cilt, 1. Baskı, 160 sayfa
17Ocak2017 tarihinde, Doğan Kitap tarafından yayınlandı