Anadolu ve Rumelinin İslâmlaşmasında, hatta Uzakdoğu Asyanın İslâma kazandırılmasında önemli katkıları olan tasavvuf erbabının, içinde bulundukları toplumlarda dönüştürücü bir etkide bulundukları bilinmektedir. Bu açıdan, tarihin doğru okunması, zaman ve topluma rengini verip onları şekillendiren, fetihler sırasında kendilerine ihtiyaç duyulan, hakimiyetin temin edildiği barış ve sükûnet döneminde ise kurdukları tekkelerde insan yetiştiren mutasavvıfların tanınmasını gerektirmektedir. Bu sebeple kütüphanelerimizde bu anlamda araştırılması, keşfedilmesi gereken nice eser ve müellifler vardır. İşte bu simalardan biri de, bugünkü Kuzey Irak sınırları içerisinde, zamanın Osmanlı idaresi altında doğup büyümüş, tahsilini Şam, Bağdat, Mısır ve Medinede tamamlayıp orada vefat etmiş, ancak tesirini daha ziyade Malay dünyası, Hindistan, ve Endonezya gibi ülkelerde hissettirmiş İbrahim Kûrânîdir. Elinizdeki bu kitap ile, İbrahim Kûrânî gibi çok eser vermesine rağmen ülkemizde neredeyse hiç tanınmamış bir şahsiyetin hakettiği ilgiyi görmesi yolunda dikkat çekici bir adım atılmış olmaktadır.
Anadolu ve Rumelinin İslâmlaşmasında, hatta Uzakdoğu Asyanın İslâma kazandırılmasında önemli katkıları olan tasavvuf erbabının, içinde bulundukları toplumlarda dönüştürücü bir etkide bulundukları bilinmektedir. Bu açıdan, tarihin doğru okunması, zaman ve topluma rengini verip onları şekillendiren, fetihler sırasında kendilerine ihtiyaç duyulan, hakimiyetin temin edildiği barış ve sükûnet döneminde ise kurdukları tekkelerde insan yetiştiren mutasavvıfların tanınmasını gerektirmektedir. Bu sebeple kütüphanelerimizde bu anlamda araştırılması, keşfedilmesi gereken nice eser ve müellifler vardır. İşte bu simalardan biri de, bugünkü Kuzey Irak sınırları içerisinde, zamanın Osmanlı idaresi altında doğup büyümüş, tahsilini Şam, Bağdat, Mısır ve Medinede tamamlayıp orada vefat etmiş, ancak tesirini daha ziyade Malay dünyası, Hindistan, ve Endonezya gibi ülkelerde hissettirmiş İbrahim Kûrânîdir. Elinizdeki bu kitap ile, İbrahim Kûrânî gibi çok eser vermesine rağmen ülkemizde neredeyse hiç tanınmamış bir şahsiyetin hakettiği ilgiyi görmesi yolunda dikkat çekici bir adım atılmış olmaktadır.