Geçtiğimiz yirmi beş yılda, Türkiyede ve dünyada, görsel-işitsel iletişim alanında devlet tekelinin kalkışına ve piyasa oyuncularının artan sayılarla bu alana girişine tanık olduk. Bu süreç, idarenin piyasa işleyişi üzerinde düzenleyici ve denetleyici yeni işlevler yüklenmesini ve bu yetkileri haiz bağımsız idari otoriteler kurulmasını da beraberinde getirdi. Devletin piyasa işleyişindeki rolü konusunda yeni bir anlayışa dayanan bu gelişmeler, idare hukukunun kamu hizmeti gibi temel kavramlarının yeniden sorgulanmasını gerektirdi.Dr. Halit Yılmazın kitabı, görsel-işitsel iletişim alanında idarenin değişen rolünü idare hukuk perspektifinden inceliyor. Uzun süreli ve derinlemesine bir araştırmanın sonucu olarak ortaya çıkan bu çalışma, okuruna, ülkemizde görsel-işitsel iletişimin hukuki rejimine idarenin ve bilhassa TRT ve RTÜK gibi kurumların yerine ilişkin kapsamlı ve karşılaştırmalı bir inceleme sunuyor. Pozitif düzenlemeleri ve öğretideki yaklaşımları, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve bilgi alma hakkı gibi temel özgürlükler açısından tartışıyor ve yerleşik bakış açısına dikkate değer eleştiriler yöneltiyor. Özetle, elinizdeki kitap, kamu hukuku araştırmacıları için olduğu kadar, insan hakları savunucuları, hukuk ve iletişim profesyonelleri ve öğrencileri için de mükemmel bir başvuru kaynağı niteliği taşıyor.
Geçtiğimiz yirmi beş yılda, Türkiyede ve dünyada, görsel-işitsel iletişim alanında devlet tekelinin kalkışına ve piyasa oyuncularının artan sayılarla bu alana girişine tanık olduk. Bu süreç, idarenin piyasa işleyişi üzerinde düzenleyici ve denetleyici yeni işlevler yüklenmesini ve bu yetkileri haiz bağımsız idari otoriteler kurulmasını da beraberinde getirdi. Devletin piyasa işleyişindeki rolü konusunda yeni bir anlayışa dayanan bu gelişmeler, idare hukukunun kamu hizmeti gibi temel kavramlarının yeniden sorgulanmasını gerektirdi.Dr. Halit Yılmazın kitabı, görsel-işitsel iletişim alanında idarenin değişen rolünü idare hukuk perspektifinden inceliyor. Uzun süreli ve derinlemesine bir araştırmanın sonucu olarak ortaya çıkan bu çalışma, okuruna, ülkemizde görsel-işitsel iletişimin hukuki rejimine idarenin ve bilhassa TRT ve RTÜK gibi kurumların yerine ilişkin kapsamlı ve karşılaştırmalı bir inceleme sunuyor. Pozitif düzenlemeleri ve öğretideki yaklaşımları, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve bilgi alma hakkı gibi temel özgürlükler açısından tartışıyor ve yerleşik bakış açısına dikkate değer eleştiriler yöneltiyor. Özetle, elinizdeki kitap, kamu hukuku araştırmacıları için olduğu kadar, insan hakları savunucuları, hukuk ve iletişim profesyonelleri ve öğrencileri için de mükemmel bir başvuru kaynağı niteliği taşıyor.