İki kişilik yalnızlık…
Yaşanmış bir öykü…
O öyküden yola çıkılarak yazılmış bir roman…
‘Sözleri bitmiş’ bir çift…
“İlk yıllar ne güzeldi!” diye düşünen, mutsuz bir kadın…
“Yalvarırım beni dinle!” diyen bir adam…
Karı kocanın arasına giren kara bir gölge…
Birbirine yabancılaşan, karanlığın dehlizlerinde birbirini kaybeden iki insan…
Ve yavaş yavaş çöken, “iki kişilik yalnızlık”…
Okudukça yazılanların gerçekten yaşanmış olduğunu tekrar tekrar düşünmekten, hüzün ve öfkenin sınırlarında gidip gelmekten ve “Bunlar gerçek olmamalı!” demekten kendinizi alamayacaksınız.
“Yaşadığım gerçekler beni sevdiğim erkeğin peşinden sürükledi.
Peşinde sürüklendiğim sevgim ise bana ihanet etti. Birçok evli kadına ihanet ettiği gibi. İçimdeki o güzelim neşeli kız çocuğu genç bir kadına dönüşemeden, çok bilmiş bir kadın oldu. Çoğu zaman bu bilmiş kadından nefret ettim. Çünkü o neşeli kız çocuğunu her defasında susturmasını bildi o çok bilmiş kadın. Sevdiğim erkeği, onunla birlikte çıktığım bir yolculukta bir süre sonra kaybettim. Daha sonra ona kızgın oldum hep. Ona defalarca söylemiştim; ne olursa olsun elimi bırakma diye. Sensizlikten korkarım diye…”
İki kişilik yalnızlık…
Yaşanmış bir öykü…
O öyküden yola çıkılarak yazılmış bir roman…
‘Sözleri bitmiş’ bir çift…
“İlk yıllar ne güzeldi!” diye düşünen, mutsuz bir kadın…
“Yalvarırım beni dinle!” diyen bir adam…
Karı kocanın arasına giren kara bir gölge…
Birbirine yabancılaşan, karanlığın dehlizlerinde birbirini kaybeden iki insan…
Ve yavaş yavaş çöken, “iki kişilik yalnızlık”…
Okudukça yazılanların gerçekten yaşanmış olduğunu tekrar tekrar düşünmekten, hüzün ve öfkenin sınırlarında gidip gelmekten ve “Bunlar gerçek olmamalı!” demekten kendinizi alamayacaksınız.
“Yaşadığım gerçekler beni sevdiğim erkeğin peşinden sürükledi.
Peşinde sürüklendiğim sevgim ise bana ihanet etti. Birçok evli kadına ihanet ettiği gibi. İçimdeki o güzelim neşeli kız çocuğu genç bir kadına dönüşemeden, çok bilmiş bir kadın oldu. Çoğu zaman bu bilmiş kadından nefret ettim. Çünkü o neşeli kız çocuğunu her defasında susturmasını bildi o çok bilmiş kadın. Sevdiğim erkeği, onunla birlikte çıktığım bir yolculukta bir süre sonra kaybettim. Daha sonra ona kızgın oldum hep. Ona defalarca söylemiştim; ne olursa olsun elimi bırakma diye. Sensizlikten korkarım diye…”
Sinan Akyüz'ün kitaplarını beğeniyorum ama biraz sıradan geldi. Belki de önce 'İncir Kuşları' ve 'Piruze' yi okuduğumdan olabilir.
Çok yüzeyel,sığ,türk filmi tadında. Hikaye güzel ama maalesef, olmamış.
Çok sarsımdım kitap yeni bittti ben de bittim yazık oldu çok yazık.
Günümüzün zayıf noktalarımızı nasıl ele geçirildiğinin kanıtı şu günlerde bu kitabı okumuş olmak da manidar doğrusu.
Bu kadar duyuyoruz neymiş yahu bu kitap dedim kimse de içeriğinden bahsetmedi yaşanmış bir olaydan kurgu dediler iyi ki de bahsedilmemiş çok iyiyidi keşke 500 sayfa olsaydı da daha derinlikli yazılabilseydi.
akıcı, acıklı, ben konuyu ve işleyişini beğendim..
Kitabın tek albenisi gerçek bir yaşam hikayesi olması. . Bunun dışında kitap her ne kadar akıcı olsa da eksik çok fazla şey var..
Çok genç yaşta tanışıp aşık olan Zehra ve Zafer'in evlilik yolculuğu. Zaferin pratisyen hekim olarak Şarkışlaya gitmesi ile başlayan, Zehra'nın çalışmak ve kendi isteklerini yapmak ve ertelemek arasındaki gitgelleri, iki çocuk, kariyer planları, aldatma, Zafer'in kendini dine vermesi. kolay okunan, okurken merak ettiren, ama çok derinliği olmayan bir kitap.
Karton Cilt, 215 sayfa
ALFA tarafından yayınlandı