İkinci Dünya Savaşı, Atatürkün ölümünden yaklaşık dokuz ay sonra başladığı zaman Türkiyenin yazgısı Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile çevresindeki dar bir kadronun elindeydi. Türkiyenin, savaşın bütün dalgalarıyla yüzleşmesi an meselesiydi; Karadeniz, Boğazlar, Balkanlar, Ortadoğu savaş alanının içinde bulunacağından, savaş her sınırımızdan bize temas edecekti... Böyle bir cehennemin ortasında, stratejik olarak çok önemli bir konumda bulunan Türkiyenin savaşa bulaşmaması; üstelik ülke çıkarları açısından,kazanabileceğinin en fazlasını elde etmesi nasıl sağlanacaktı? Cüneyt Arcayürek, arşiv belgelerine dayanarak, ikinci büyük savaş sırasında ABD, İngiltere ve Nazi Almanyası ile yürütülen nefes kesici diplomasi trafiğini anlatıyor. Gelişmeleri, olayları ve savaş sonrasında Türkiyenin geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Türk-Amerikan ilişkilerinin ne zaman başladığını, ne zaman zayıflayıp ne zaman güçlendiğini belgeliyor.
İkinci Dünya Savaşı, Atatürkün ölümünden yaklaşık dokuz ay sonra başladığı zaman Türkiyenin yazgısı Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile çevresindeki dar bir kadronun elindeydi. Türkiyenin, savaşın bütün dalgalarıyla yüzleşmesi an meselesiydi; Karadeniz, Boğazlar, Balkanlar, Ortadoğu savaş alanının içinde bulunacağından, savaş her sınırımızdan bize temas edecekti... Böyle bir cehennemin ortasında, stratejik olarak çok önemli bir konumda bulunan Türkiyenin savaşa bulaşmaması; üstelik ülke çıkarları açısından,kazanabileceğinin en fazlasını elde etmesi nasıl sağlanacaktı? Cüneyt Arcayürek, arşiv belgelerine dayanarak, ikinci büyük savaş sırasında ABD, İngiltere ve Nazi Almanyası ile yürütülen nefes kesici diplomasi trafiğini anlatıyor. Gelişmeleri, olayları ve savaş sonrasında Türkiyenin geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Türk-Amerikan ilişkilerinin ne zaman başladığını, ne zaman zayıflayıp ne zaman güçlendiğini belgeliyor.