İktidarın Sembolleri ve İdeoloji

Kuşkusuz II. Abdülhamid?in saltanat yılları Osmanlı tarihinin en kritik dönemlerinden birini oluşturuyor. Bir tarafta modernleşmenin getirdiği zorunlu dönüşümler diğer tarafta geleneksel kimliği koruma çabaları... İktidarın Sembolleri ve İdeoloji bir imparatorluğun Batı dünyasına karşı verdiği hayatta kalma mücadelesini başarıyla aktarıyor. ABD?de her yıl Middle East Studies Association tarafından verilen ?Fuad Köprülü Ödülü?nü kazanan bu başarılı araştırma, modernleşme tarihimizin bu sisli dönemine farklı açılardan ışık tutuyor. Günümüzde Avrupa?yla bütünleşme sürecinin yarattığı pek çok sorunun kökenini bu kitapta bulacaksınız. TADIMLIKGene de, padişahın mutlak hükümranlığı kuruldukça, başıboş dolaşan şeyhlere, kuşkuyla bakılmaya başlandı. 21 Haziran 1887de, Ankara vilayetinden, Dağıstanlı denilen Ahmed Efendinin Ankara yakınlarında yerleştiği ve 2,000 kadar mürit topladığı bildirildi. Raporda şunlar belirtiliyordu: Bu sayı artacağa benziyor (...) Bunun arzu edilmeyeceği çok açıktır. Bu nedenle, şeyhin bir maaş bağlanarak Şama gönderilmesine karar verildi.113Dinsel ateş ve coşku, bir şeyhin kendisini bağımsız bir bağlılık odağı olarak kabul ettirmediği sürece kabul edilebilir görülüyordu. 1 Aralık 1890da, ünlü Nakşibendî şeyhi Gümüşhanevî Ahmed Efendinin, padişahın buyruğu üzerine soruşturulduğu bildirilmekteydi. Saygıdeğer şeyhin oldukça karışık bir geçmişi olduğu belirlenmişti. 1860lar ve 1870lerde, Ahmed Gümüşhanevî kendisini Bâb-ı Âli yakınlarındaki Fatma Sultan Camiine tayin ettirmiş, burada bir mürit çevresi oluşturmuştu. Bu grup, Gümüşhanevîyi onaylamayan öteki din adamlarını dövecek kadar Şeyh Ahmede bağlanmıştı. Dahası, Fatma Sultan Camiine, sürekli burada oturmak ve Halifenin sözü geçen camideki odasını, bir çeşit bekâr odası gibi kullanacak dereceye kadar yerleşmişlerdi.114 Geçmişte Gümüşhanevîyi payitahttan uzaklaştırmak için tekrar tekrar uğraşılmış, ama onu bir ruhsal avuntu kaynağı olarak gören üst düzey saraylı hanımefendiler sayesinde paçayı kurtarmıştı. Gümüşhanevî, bir tekke kuracağını söyleyerek önde gelen bir hanımdan bin lira almış, fakat Bâb-ı Âlinin karşısında on altı odalı bir konak yaptırarak, burayı müritleriyle doldurmuştu. Konağın, farklı nedenlerle inşa edilmiş olması nedeniyle kendisinden alınmasından sonra bile, müritleri yavaş yavaş geri dönüp tekrar buraya yerleşmişlerdi. Rapor, bu tür olayların devam etmesini son derece tatsız olarak tanımlıyordu.115 Gene de, bu rapora rağmen, Gümüşhanevî saray çevrelerine yakın kalmayı başardı ve 1894deki vefatına kadar tekkesinde vaaz vermeye devam etti. Özel bir teveccüh işareti olarak, Süleymaniye Camiinin avlusuna gömüldü. Bu özel teveccühün, daha önceki dönemde ortaya çıktığına dair raporda belirtilen durumun ve Gümüşhanevînin Tanzimat reformcularına, yani Âli ve Fuad paşalara karşı olarak tanınmasının bir sonucu olması pekâlâ mümkündür. Abu Manneh, Gümüşhanevînin öğretisinin, siyasî iktidara mutlak itaate ve topyekûn sadakate özel bir vurgu yaptığına işaret eder.116 Bununla birlikte, eylemi daha çok öne çıkaran ve son derece güçlü olan Halidî/Nakşibendî tarikatı, saray tarafından güvenilmez ve tehlikeli olarak görülüyordu. Şeyh Erbilî Mehmed Esad, 1897de padişah tarafından İstanbuldan sürüldü ve Abdülhamid padişah olarak kaldığı sürece geri dönemedi.117 Padişahın, halkın ancak onaylanan din ile karşılaşmasını sağlama çabası, 6 Temmuz 1883de, şeyhülislâma gönderilen talimatta kendini gösterir. Burada şeyhülislâm, payitahtın camilerinde sahtekârların eğitim verdiğine dair sarayın haberler aldığı konusunda uyarılıyordu: Yalnızca bir sarık sararak Müslüman vaiz kisvesi takınan bu adamlar, dinsel konuların ötesine gitmeye, hattâ bazıları siyasal sorunlarda konuşmaya cüret etmektedirler.118 Bundan başka, iyi ailelere mensup kadınların Bektaşî tekkelerine devam etmeleri ve alkollü içkiler içmeleri gibi son derece nâhoş gelişmeler bildirilmekteydi.119Ne Ortodoks ne de İslâmın ana akımlarından olmakla birlikte, tasavvuf, merkezin denetimi altında tutulabildiği sürece, sıradan insanların desteğini kazanmak ve meşruiyeti pekiştirmenin yararlı bir yöntemiydi.120 Abu Mannehin, bu konuda yazdığı çığır açıcı makalesinde işaret ettiği gibi: Sultan Abdülhamid, bu iki selefiyle aynı fikirde gibi görünüyordu (...) Tanzimat dönemi padişahları ise, özellikle Arap vilayetlerindeki sıradan halkla bağlantılar kurmayı ihmal etmişlerdi.121 Abdülhamidin mezheb-i resmiyyesi Ebulhuda al-Sayyadi, Şeyh Hamza Zafir ve Ahmad Esad gibi ideologlar aracılığıyla yayıldı. Halepli olan Ebulhuda, Rıfaî tarikatına mensuptu ve Şeyhül-meşaih (Sufi Şeyhlerinin başı) olduğu 1876dan beri padişahın yakınlarından biri olmuştu. Kuzey Afrikadaki Şazelî-Medyenî tarikatının üyesi olan Hamza Zafir, padişahla daha tahta çıkmasından önce tanışmıştı. Ahmad Esad, köken olarak Anadolulu olmakla birlikte, bir din görevlisi olarak Hicaza atanmıştı. 1881-82de Mısırdaki olaylar sırasında, padişahın Urabîcilere gönderdiği özel elçi olarak da işlev gördü.122Ebulhudanın temel mesajı Suriyeyi hedef alıyordu ve kendisine atfedilen 212 kadar kitap ve risale vardı. En önemli kitabı olan Dai al-rashad li sabbil al-ittihad val-inkıyaddaki sürekli mesajı, İslâm halifesi olarak Abdülhamid yönetiminin meşruiyetiydi. Mutlak hükümranlığın meşruiyeti meselesi üzerinde duruyor, bunun bir Türk-Moğol icadı olduğuna dair iddiaları yadsıyordu.123 Bu göreviyle, Ebulhuda, dosdoğru Arap hilafeti kavramına yöneltilmiş bir silahtı. Bu yüzden de, İngiliz işgali altındaki Mısırda pek az dost edinebildi. Kâmil Paşa, 1899da, Mısır basınındaki tüm haince ifadeler, Devlet-i Âliyyenin son zamanlardaki İngiliz karşıtı siyasetine karşı bir tepki, ve Mısırlı ve Arap halkın Ebulhuda Efendiye karşı intikam duygularının bir sonucudur diyecekti.124Şeyh Hamza Zafirin temel hedefinin Afrika olduğu anlaşılıyor. Spencer Trimingham, onun 1884de İstanbulda basılan eseri al-Nur al-satinin (parlak ışık), pan-İslâmcı hareketin temelini oluşturduğuna işaret etmiştir: Medyenî tekkelerinden, çeşitli tarikatlerin şeyhlerini etkilemeye çalışan propaganda yayılıyordu. İmparatorluk gücüyle korunan özel elçiler, Fransızlar tarafından istihdam edilen Cezayirliler arasında taraftar kazandılar...125 Burada değinilmesi gereken ilginç nokta, Abdülhamidin, tam da İngiliz ve Fransızların, Fransız ve İngiliz uyruklu Müslümanları potansiyel bir beşinci kol olarak kullanarak kendisine yapmalarından korktuğu şeye girişmiş olmasıdır.

Kuşkusuz II. Abdülhamid?in saltanat yılları Osmanlı tarihinin en kritik dönemlerinden birini oluşturuyor. Bir tarafta modernleşmenin getirdiği zorunlu dönüşümler diğer tarafta geleneksel kimliği koruma çabaları... İktidarın Sembolleri ve İdeoloji bir imparatorluğun Batı dünyasına karşı verdiği hayatta kalma mücadelesini başarıyla aktarıyor. ABD?de her yıl Middle East Studies Association tarafından verilen ?Fuad Köprülü Ödülü?nü kazanan bu başarılı araştırma, modernleşme tarihimizin bu sisli dönemine farklı açılardan ışık tutuyor. Günümüzde Avrupa?yla bütünleşme sürecinin yarattığı pek çok sorunun kökenini bu kitapta bulacaksınız. TADIMLIKGene de, padişahın mutlak hükümranlığı kuruldukça, başıboş dolaşan şeyhlere, kuşkuyla bakılmaya başlandı. 21 Haziran 1887de, Ankara vilayetinden, Dağıstanlı denilen Ahmed Efendinin Ankara yakınlarında yerleştiği ve 2,000 kadar mürit topladığı bildirildi. Raporda şunlar belirtiliyordu: Bu sayı artacağa benziyor (...) Bunun arzu edilmeyeceği çok açıktır. Bu nedenle, şeyhin bir maaş bağlanarak Şama gönderilmesine karar verildi.113Dinsel ateş ve coşku, bir şeyhin kendisini bağımsız bir bağlılık odağı olarak kabul ettirmediği sürece kabul edilebilir görülüyordu. 1 Aralık 1890da, ünlü Nakşibendî şeyhi Gümüşhanevî Ahmed Efendinin, padişahın buyruğu üzerine soruşturulduğu bildirilmekteydi. Saygıdeğer şeyhin oldukça karışık bir geçmişi olduğu belirlenmişti. 1860lar ve 1870lerde, Ahmed Gümüşhanevî kendisini Bâb-ı Âli yakınlarındaki Fatma Sultan Cam... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
9789750803159

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Okumuş kimse bulunamadı.

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski