Öğretmenler, her ne durumda olursa olsun, cümle öğretim yönteminin temel esprisinden ayrılmamalıdır. Bu temel espri, okuma yazmayı hızlı ve çabuk öğretmek değil; öğrencilerin gelecekteki öğrenim hayatına yön verecek, onların başarılarında etkili olacak bir okuma yazma mekanizması kazandırmaktır. Bu okuma yazma seslendirmeyi değil, anlmayı öne çıkaran; doğru, sürekli, hızlı ve anlamlı okuma ile işlek, okunabilir, yeteri kadar çabuk ve güzel bir yazma becerisi kazandırmak olmalıdır. Birinci sınıfta, öğrencilere sadece okuma ve yazma mekanizmasını kavratmak, öğretmenin amacı olmalıdır. Bundan daha çok, öğrencilerin okumaya karşı derin bir ilgi duymalarını, okuma ve yazmadan zevk almalarını, bunları alışkanlık haline getirmelerini sağlamak olmalıdır. Zira, öğrencilerin sadece okur yazar olması yetmez; okuma yazma öğrenmekten maksat, bu beceriyi ömür boyu etkin ve verimli bir şekilde kullanmaktır. İlk okuma yazma öğretiminin sadece dil becerilerinin kazandırıldığı mekanik bir işlem olmadığı, aynı zamanda zihni ve psikolojik bir süreç olduğu unutulmamalıdır. Durum bu olunca, öğrenme sürecinde işi koşulan bellek, algı, hatırlama ve tekrar gibi öğrenmeyle yakından ilişkili husuları dikkate almak zorunluluğu vardır. Bu bakımdan, bir öğrenme problemi karşısında öğrenenlerin ne tür zihni ve psikolojik mekanizmaları ile koştuklarını öğretmenlerin bilerek hareket etmeleri gerekir. Bundan ötürü, ilk okuma yazma öğretimi sırasında adımlar özenle ve bilinçle seçilmelidir.
Öğretmenler, her ne durumda olursa olsun, cümle öğretim yönteminin temel esprisinden ayrılmamalıdır. Bu temel espri, okuma yazmayı hızlı ve çabuk öğretmek değil; öğrencilerin gelecekteki öğrenim hayatına yön verecek, onların başarılarında etkili olacak bir okuma yazma mekanizması kazandırmaktır. Bu okuma yazma seslendirmeyi değil, anlmayı öne çıkaran; doğru, sürekli, hızlı ve anlamlı okuma ile işlek, okunabilir, yeteri kadar çabuk ve güzel bir yazma becerisi kazandırmak olmalıdır. Birinci sınıfta, öğrencilere sadece okuma ve yazma mekanizmasını kavratmak, öğretmenin amacı olmalıdır. Bundan daha çok, öğrencilerin okumaya karşı derin bir ilgi duymalarını, okuma ve yazmadan zevk almalarını, bunları alışkanlık haline getirmelerini sağlamak olmalıdır. Zira, öğrencilerin sadece okur yazar olması yetmez; okuma yazma öğrenmekten maksat, bu beceriyi ömür boyu etkin ve verimli bir şekilde kullanmaktır. İlk okuma yazma öğretiminin sadece dil becerilerinin kazandırıldığı mekanik bir işlem olmadığı, aynı zamanda zihni ve psikolojik bir süreç olduğu unutulmamalıdır. Durum bu olunca, öğrenme sürecinde işi koşulan bellek, algı, hatırlama ve tekrar gibi öğrenmeyle yakından ilişkili husuları dikkate almak zorunluluğu vardır. Bu bakımdan, bir öğrenme problemi karşısında öğrenenlerin ne tür zihni ve psikolojik mekanizmaları ile koştuklarını öğretmenlerin bilerek hareket etmeleri gerekir. Bundan ötürü, ilk okuma yazma öğretimi sırasında adımlar özenle ve bilinçle seçilmelidir.