Görsel sanatlarla yazın arasındaki ilişki antik çağdan bu yana hem düşünürlerin hem de edebiyatçıların ilgisini çekmiş bir konudur. Görsel sanat yapıtlarının yazıyla temsili anlamına gelen ekphrasis, yani resimbetim; temelde üç kuram çerçevesinde şekillenmiştir:
Horatiusun ut picture poesis (şiir ve resim birbirine benzer) diyerek vurguladığı görsel sanat ve yazın eşitliği,Leonardo da Vincinin savunduğu resmin yazına üstünlüğü ve Gotthold Ephraim Lessingin ileri sürdüğü yazının imgeye üstünlüğüdür. Leonardo ve Lessingin biri renk ve şekilleri diğeri ise sözcükleri kullanan, biri göze diğeri ise kulağa hitap eden bu iki sanat dalıyla ilgili ortaya koydukları ikili karşıtlıklar, yani imgenin durağan, sessiz ve uzamsal olmasına karşın, sözün devingen, sesli ve zamansal oluşu, 20. yüzyıl eleştirmenleri tarafından cinsiyet rollerini de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Günümüz kuramcıları ise imge ve söz arasındaki karşıtlıkları yok ederek, iki sanat dalı arasındaki farklılıklardan doğan etkileşimi vurgular.
Görsel sanatlarla yazın arasındaki ilişki antik çağdan bu yana hem düşünürlerin hem de edebiyatçıların ilgisini çekmiş bir konudur. Görsel sanat yapıtlarının yazıyla temsili anlamına gelen ekphrasis, yani resimbetim; temelde üç kuram çerçevesinde şekillenmiştir:
Horatiusun ut picture poesis (şiir ve resim birbirine benzer) diyerek vurguladığı görsel sanat ve yazın eşitliği,Leonardo da Vincinin savunduğu resmin yazına üstünlüğü ve Gotthold Ephraim Lessingin ileri sürdüğü yazının imgeye üstünlüğüdür. Leonardo ve Lessingin biri renk ve şekilleri diğeri ise sözcükleri kullanan, biri göze diğeri ise kulağa hitap eden bu iki sanat dalıyla ilgili ortaya koydukları ikili karşıtlıklar, yani imgenin durağan, sessiz ve uzamsal olmasına karşın, sözün devingen, sesli ve zamansal oluşu, 20. yüzyıl eleştirmenleri tarafından cinsiyet rollerini de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Günümüz kuramcıları ise imge ve söz arasındaki karşıtlıkları yok ederek, iki sanat dalı arasındaki farklılıklardan doğan etkileşimi vurgular.