Robert Bellah, din sosyolojisini temel aldığı bu eserinde önümüze; tarih, felsefe, antropoloji ve biyoloji gibi bilim dallarını disiplinlerarası bir yöntem ve muazzam bir entelektüel çabayla harmanlayarak yarattığı büyük bir çalışma sunuyor. Mete Tunçay’ın dilimize kazandırdığı bu kitapta yazar evrimin, bazı görüşlerin tersine bir hayli karmaşık olduğunu, evrim süreci içinde anlam ve amacın yeri olduğunu hatta bunların da süreç içinde evrildiklerini dile getirirken, yeteneklerdeki evrimin önemine dikkat çekmektedir. Dinin karmaşık bir görüngü (fenomen) olduğunu ve tanımlanmasının kolay olmadığını öne süren Bellah dini, insanlar tarafından benimsenip, kullanıldığında genel bir varoluş düzeni açısından anlamı olan, güçlü, yaşam tarzı, davranışlar vb. ile herşeyin içine işleyen kalıcı ruh halleri ve güdülerin toplamı olarak tanımlamaktadır. Bu kapsamlı eserinde, dinin toplumsal işlevinin ancak dilin ortaya çıkmasıyla birlikte olanaklı hale geldiğini savunan yazar, evrimin bir bütün olarak anlamının bizi çok geniş sorunlara götürdüğünü ve bunların da kaçınılmaz olarak dinle örtüşen nihai anlamlara ulaştığını ifade etmektedir. Gerçekte bu eser bize derin geçmişimizde, insanların ne tür bir yaşamı ‘yaşamaya değer’ saydıklarını anlatırken; içinde yaşadığımız şimdiki zamanın derinliklerinde bize ait olanı yeniden yaşamak, ‘geçmişin kuyusundan su çekmek’, tarihte kim olduğumuzu anlamamız için yol gösteren bir çabayı yansıtırken modernliği de yargılamaktadır.
Robert Bellah, din sosyolojisini temel aldığı bu eserinde önümüze; tarih, felsefe, antropoloji ve biyoloji gibi bilim dallarını disiplinlerarası bir yöntem ve muazzam bir entelektüel çabayla harmanlayarak yarattığı büyük bir çalışma sunuyor. Mete Tunçay’ın dilimize kazandırdığı bu kitapta yazar evrimin, bazı görüşlerin tersine bir hayli karmaşık olduğunu, evrim süreci içinde anlam ve amacın yeri olduğunu hatta bunların da süreç içinde evrildiklerini dile getirirken, yeteneklerdeki evrimin önemine dikkat çekmektedir. Dinin karmaşık bir görüngü (fenomen) olduğunu ve tanımlanmasının kolay olmadığını öne süren Bellah dini, insanlar tarafından benimsenip, kullanıldığında genel bir varoluş düzeni açısından anlamı olan, güçlü, yaşam tarzı, davranışlar vb. ile herşeyin içine işleyen kalıcı ruh halleri ve güdülerin toplamı olarak tanımlamaktadır. Bu kapsamlı eserinde, dinin toplumsal işlevinin ancak dilin ortaya çıkmasıyla birlikte olanaklı hale geldiğini savunan yazar, evrimin bir bütün olarak anlamının bizi çok geniş sorunlara götürdüğünü ve bunların da kaçınılmaz olarak dinle örtüşen nihai anlamlara ulaştığını ifade etmektedir. Gerçekte bu eser bize derin geçmişimizde, insanların ne tür bir yaşamı ‘yaşamaya değer’ saydıklarını anlatırken; içinde yaşadığımız şimdiki zamanın derinliklerinde bize ait olanı yeniden yaşamak, ‘geçmişin kuyusundan su çekmek’, tarihte kim olduğumuzu anlamamız için yol gösteren bir çabayı yansıtırken modernliği de yargılamaktadır.
Ciltsiz, 1. Basım, 759 sayfa
10Ağustos2017 tarihinde, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından yayınlandı