Toplumların uygarlık düzeyinin, bilim, teknik ve kültürel alanda kaydettikleri aşamanın yanı sıra, insan hak ve hürriyetlerine saygı ilkesine verdikleri önem ve gösterdikleri özenle ölçüldüğü bir çağda yaşıyoruz.Her fırsat ve plâtform da herkes insan hak ve hürriyetlerinden söz eder olmuştur. Ancak çok az sayıda kişi asıl meselenin ne olduğu, ne tür bir alan oluşturduğu, bunun kapsamının, kaynağının, boyutlarının nerelere kadar uzanabildiği ve nelerle sınırlı olduğu, mahiyet ve niteliklerinin nelerden ibaret olduğu konusunda yeterli bilgiye sahiptir.Bilim dünyasında insan haklarını konu alan hayli eser bulunmakla birlikte, hemen çoğu, sorunu ya sosyolojik, ya felsefî, ya salt siyasal, ya da tarihsel veya demokratik yahut ideolojik bir yaklaşımla ele alıp irdelemiştir. Oysa, meselenin özü tarihsel süreç içerisinde dönemine göre değişik türden hukuksal, kurumsal ve yargısal bağlamdaki unsurlarla yoğrulmuş ve şekillendirilmiştir.
Toplumların uygarlık düzeyinin, bilim, teknik ve kültürel alanda kaydettikleri aşamanın yanı sıra, insan hak ve hürriyetlerine saygı ilkesine verdikleri önem ve gösterdikleri özenle ölçüldüğü bir çağda yaşıyoruz.Her fırsat ve plâtform da herkes insan hak ve hürriyetlerinden söz eder olmuştur. Ancak çok az sayıda kişi asıl meselenin ne olduğu, ne tür bir alan oluşturduğu, bunun kapsamının, kaynağının, boyutlarının nerelere kadar uzanabildiği ve nelerle sınırlı olduğu, mahiyet ve niteliklerinin nelerden ibaret olduğu konusunda yeterli bilgiye sahiptir.Bilim dünyasında insan haklarını konu alan hayli eser bulunmakla birlikte, hemen çoğu, sorunu ya sosyolojik, ya felsefî, ya salt siyasal, ya da tarihsel veya demokratik yahut ideolojik bir yaklaşımla ele alıp irdelemiştir. Oysa, meselenin özü tarihsel süreç içerisinde dönemine göre değişik türden hukuksal, kurumsal ve yargısal bağlamdaki unsurlarla yoğrulmuş ve şekillendirilmiştir.