Post-insanlık çağına adım attık mı? Biyoteknolojiler; kopyalanmış koyundan sonra, kopyalanmış bebekler, genleri değiştirilmiş bitkiler, hormonlu gıdalar, bilgisayar, robotlar... İnsan doğası nereye götürülüyor? Biyolojik bir felaketle mi karşı karşıyayız? Bütün bunları yapmakla, İlahi gücün, Tanrının işine karışmış olmuyor muyuz?İnsanlığın dokunaklı, ahlaki ve soylu bir tarihin akışından koparak, kopyalama, genleri değiştirilmiş bitkiler, hormonlu gıdalar, bilgisayar ve robotlarla birlikte doğaya, doğal insanlık durumuna ve insan doğasına aykırı bir sürece girdiğini iddia eden görüş, esasen teolojik temellidir. Birçok sol muhalif kesimin de aynı tezleri paylaştığı teolojik belirlemeye göre, insanlık biyoteknolojik çalışmalarla insanlığı yok olmaya çağıran post-insanlık çağına adım atmıştır. Tekno-peygamberler tarafından insanüstülük olarak ilan edilen post-insanlık günümüzde Hollywood senaryolarıyla da desteklenen felaket motifleriyle tanımlanmaktadır.Post-insanlık denilen şey, ne yeni insan ne de eksiksiz insandır, post-insanlık teknolojik üretim sürecinin kaçınılmazca gelip dayandığı noktadan ibarettir.İçiçe yaşadığımız teknik-teknolojik üretim süreciyle, insan doğasına ve doğal hukuka geri dönüş yollarını araştıran teolojik-metafizik tezlerin ortasında ve egemenliği altında duruyoruz. Oysa bir üretim süreci olan teknolojinin (toplumsal yaşam ilişkileri anlamında da) geriye doğru gidebilmesinin imkanı yoktur. Olsa olsa teknolojinin politik ekonomiye eklemlenme biçimleri üzerinde durabilir ve bu eklemlenme biçimlerine karşı konjonktürel politikalar geliştirebiliriz.
Post-insanlık çağına adım attık mı? Biyoteknolojiler; kopyalanmış koyundan sonra, kopyalanmış bebekler, genleri değiştirilmiş bitkiler, hormonlu gıdalar, bilgisayar, robotlar... İnsan doğası nereye götürülüyor? Biyolojik bir felaketle mi karşı karşıyayız? Bütün bunları yapmakla, İlahi gücün, Tanrının işine karışmış olmuyor muyuz?İnsanlığın dokunaklı, ahlaki ve soylu bir tarihin akışından koparak, kopyalama, genleri değiştirilmiş bitkiler, hormonlu gıdalar, bilgisayar ve robotlarla birlikte doğaya, doğal insanlık durumuna ve insan doğasına aykırı bir sürece girdiğini iddia eden görüş, esasen teolojik temellidir. Birçok sol muhalif kesimin de aynı tezleri paylaştığı teolojik belirlemeye göre, insanlık biyoteknolojik çalışmalarla insanlığı yok olmaya çağıran post-insanlık çağına adım atmıştır. Tekno-peygamberler tarafından insanüstülük olarak ilan edilen post-insanlık günümüzde Hollywood senaryolarıyla da desteklenen felaket motifleriyle tanımlanmaktadır.Post-insanlık denilen şey, ne yeni insan ne de eksiksiz insandır, post-insanlık teknolojik üretim sürecinin kaçınılmazca gelip dayandığı noktadan ibarettir.İçiçe yaşadığımız teknik-teknolojik üretim süreciyle, insan doğasına ve doğal hukuka geri dönüş yollarını araştıran teolojik-metafizik tezlerin ortasında ve egemenliği altında duruyoruz. Oysa bir üretim süreci olan teknolojinin (toplumsal yaşam ilişkileri anlamında da) geriye doğru gidebilmesinin imkanı yoktur. Olsa olsa teknolojinin politik ekonomiye eklemlenme biçimleri üze... tümünü göster