Nurettin Topçu külliyatı içinde iki eserden oluşan 7. kitap: İradenin Davası - Devlet ve Demokrasi, Nurettin Topçunun insan iradesi, isyân ahlâkı, hareket felsefesi ve siyaset-devlete dair görüşlerini içeriyor.Gayesine ulaşabilen gerçek ve tam irade, fertten başlayan, aile ile devleti yani otoriteyi isteyen, millet ve insanlık basamaklarından da geçerek Allaha ulaştıran iradedir. Biz damarlarımızdan sızan iradeyi, kendi eserimiz zannetmekle yanılıyoruz. Hakikatte irade birdir. O, istek halinde âleme yaygın kudretin bizdeki adıdır. Aslında kendi kendini isteme halindeki varlığın adı olan bu evrensel iradeye biz sadece iştirak halinde yaşıyoruz. İslâm dünyasının küllî irade, cüzî irade ayırımı sunîdir. Benliğimizde barınan iradeyi âlemin iradesinden, daha şahsî ve tam adı ile Allahın iradesinden ayırıp onunkine denk bir kudret gibi düşünmek, zavallı insanlığımızın aczinden fışkıran bir kibirden başka bir şey değildir. Hakikatte çarpışan kudretler yok, insanın sefâletleri ile ölçülemiyecek kadar büyük, âleme yaygın bir irade ile bizim ona iştirak eden ruh yapımız vardır. Bu iştirakin anlaşıldığı yerde insan şuur kazanıyor, yolumuz aydınlanıyor. Kurtuluş yolu diye, insan olan varlığımızı, sefaletleri ile birlikte mutlak samimiyet olan ilâhî iradeye ulaştırıp onunla birleştiren hareketler sistemine diyoruz.
Nurettin Topçu külliyatı içinde iki eserden oluşan 7. kitap: İradenin Davası - Devlet ve Demokrasi, Nurettin Topçunun insan iradesi, isyân ahlâkı, hareket felsefesi ve siyaset-devlete dair görüşlerini içeriyor.Gayesine ulaşabilen gerçek ve tam irade, fertten başlayan, aile ile devleti yani otoriteyi isteyen, millet ve insanlık basamaklarından da geçerek Allaha ulaştıran iradedir. Biz damarlarımızdan sızan iradeyi, kendi eserimiz zannetmekle yanılıyoruz. Hakikatte irade birdir. O, istek halinde âleme yaygın kudretin bizdeki adıdır. Aslında kendi kendini isteme halindeki varlığın adı olan bu evrensel iradeye biz sadece iştirak halinde yaşıyoruz. İslâm dünyasının küllî irade, cüzî irade ayırımı sunîdir. Benliğimizde barınan iradeyi âlemin iradesinden, daha şahsî ve tam adı ile Allahın iradesinden ayırıp onunkine denk bir kudret gibi düşünmek, zavallı insanlığımızın aczinden fışkıran bir kibirden başka bir şey değildir. Hakikatte çarpışan kudretler yok, insanın sefâletleri ile ölçülemiyecek kadar büyük, âleme yaygın bir irade ile bizim ona iştirak eden ruh yapımız vardır. Bu iştirakin anlaşıldığı yerde insan şuur kazanıyor, yolumuz aydınlanıyor. Kurtuluş yolu diye, insan olan varlığımızı, sefaletleri ile birlikte mutlak samimiyet olan ilâhî iradeye ulaştırıp onunla birleştiren hareketler sistemine diyoruz.