İslam dini ya da daha açıkçası Müslümanın niteliği üç unsur ya da üç temel durum içerir. Birincisi, İman; İmanın bulunduğu yer kalptir. İkincisi, İslam; yani tam olarak kendini ilâhî iradeye terk etmek, Ona boyun eğmek, teslim olmaktır. Bu tutum bireyin her yönünü kuşatan bir tutumdur, cismanî sınırı ve özellikle duyu yetenekleri, hisleri ve ameli, buna dahildir. Üçüncüsü, İhsan. (İhsan hem iyilik yapmak gibi bir eylem anlamına hem de güzellik anlamına gelen Arapça bir kelimedir.) Bu kavram, ilk iki unsurun daha ileri bir uzantısı olan bir nitelikten ibarettir. Bu kavramlar, her şeyden önce ve normal bir yoruma göre, Şeriat alanına aittir. Şeriat ise, yol, yani zahirî yasa anlamındadır. İhsan kavramına gelince, sufilerin dilinde, İhsan bizzat tasavvufla özdeşleşir. Zahircilik İman ve İslam üzerinde büyük bir ısrarla durur. İman ve İslam zâhirciliğin hem temelidir hem de muhtevasıdır. İhsana da yine zâhirî bir tanım getirir ve gerçek mahiyetini açıklamayı bilemez. İşte tam bu noktada sufilik devreye girmektedir. Sufilik, metafiziksel öğreti (ki bu, evrensel hakikatin zihinde somutlaşmasıdır), teori ve manevî metot olma özelliği bir yana, İhsan ilmidir. İhsan böylece herkese ait din ile bunu gerçekleştirici hikmet arasında bir birleşme noktası olmaktadır. Evrensel hakikatin zihinde somutlaşmasıdır.
İslam dini ya da daha açıkçası Müslümanın niteliği üç unsur ya da üç temel durum içerir. Birincisi, İman; İmanın bulunduğu yer kalptir. İkincisi, İslam; yani tam olarak kendini ilâhî iradeye terk etmek, Ona boyun eğmek, teslim olmaktır. Bu tutum bireyin her yönünü kuşatan bir tutumdur, cismanî sınırı ve özellikle duyu yetenekleri, hisleri ve ameli, buna dahildir. Üçüncüsü, İhsan. (İhsan hem iyilik yapmak gibi bir eylem anlamına hem de güzellik anlamına gelen Arapça bir kelimedir.) Bu kavram, ilk iki unsurun daha ileri bir uzantısı olan bir nitelikten ibarettir. Bu kavramlar, her şeyden önce ve normal bir yoruma göre, Şeriat alanına aittir. Şeriat ise, yol, yani zahirî yasa anlamındadır. İhsan kavramına gelince, sufilerin dilinde, İhsan bizzat tasavvufla özdeşleşir. Zahircilik İman ve İslam üzerinde büyük bir ısrarla durur. İman ve İslam zâhirciliğin hem temelidir hem de muhtevasıdır. İhsana da yine zâhirî bir tanım getirir ve gerçek mahiyetini açıklamayı bilemez. İşte tam bu noktada sufilik devreye girmektedir. Sufilik, metafiziksel öğreti (ki bu, evrensel hakikatin zihinde somutlaşmasıdır), teori ve manevî metot olma özelliği bir yana, İhsan ilmidir. İhsan böylece herkese ait din ile bunu gerçekleştirici hikmet arasında bir birleşme noktası olmaktadır. Evrensel hakikatin zihinde somutlaşmasıdır.