Fethi Benslamanın bu kitabı, tam anlamıyla öncü bir eserdir. Freudun Yahudilik ve Hıristiyanlığı psikanalitik açıdan ele alan çığır açıcı çalışmalarının ardından bu konuda pek çok inceleme yapılıp yayınlanmasına karşılık; İslâm bu analizlerin kapsamına hemen hemen hiç dahil edilmedi. Buna ya gerek duyulmadı veya cesaret edilemedi. İslâmın Psikanalizi, hem bu boşluğu doldurma yolunda bir ilk ve kapsamlı girişim, hem de bu açıdan İslâmın diğer tektanrılı -İbrahimî- dinlere göre özgünlüğünü ortaya koyan tezler içeren bir eser. Yazar, İslâmın diğer dinlerden farklı olarak Tanrıyı bir baba olarak ele almayışından, bu Kuranî gelenekten hareketle aşırı İslâmcıların gerçekle sembolik formlar arasındaki ilişkiyi nasıl tahrip ettiklerini gösterirken, bu noktada kadınlık nosyonunun değişime uğratılmasının nasıl İslâma özgü bastırmaların merkezî damarı olduğunu açıklıyor. Fethi Benslama ayrıca bu tezlerini İslâmın kurucu metinleri üzerinden kanıtlamakla yetinmeyip; analizini çağdaş İslâmcı akımlar üzerine de yoğunlaştırarak, burada geleneksel İslâmî özne kavramından bir kopuş olduğu tesbitine varıyor. Bu, yalnızca dinin psikanalizi konusuyla ilgili olmayıp, nedenleri ve sonuçları itibariyle, başta İslâm toplumları olmak üzere tüm toplumları ilgilendiren bir siyasal-toplumsal sorgulamayı davet eden bir açılım.
Fethi Benslamanın bu kitabı, tam anlamıyla öncü bir eserdir. Freudun Yahudilik ve Hıristiyanlığı psikanalitik açıdan ele alan çığır açıcı çalışmalarının ardından bu konuda pek çok inceleme yapılıp yayınlanmasına karşılık; İslâm bu analizlerin kapsamına hemen hemen hiç dahil edilmedi. Buna ya gerek duyulmadı veya cesaret edilemedi. İslâmın Psikanalizi, hem bu boşluğu doldurma yolunda bir ilk ve kapsamlı girişim, hem de bu açıdan İslâmın diğer tektanrılı -İbrahimî- dinlere göre özgünlüğünü ortaya koyan tezler içeren bir eser. Yazar, İslâmın diğer dinlerden farklı olarak Tanrıyı bir baba olarak ele almayışından, bu Kuranî gelenekten hareketle aşırı İslâmcıların gerçekle sembolik formlar arasındaki ilişkiyi nasıl tahrip ettiklerini gösterirken, bu noktada kadınlık nosyonunun değişime uğratılmasının nasıl İslâma özgü bastırmaların merkezî damarı olduğunu açıklıyor. Fethi Benslama ayrıca bu tezlerini İslâmın kurucu metinleri üzerinden kanıtlamakla yetinmeyip; analizini çağdaş İslâmcı akımlar üzerine de yoğunlaştırarak, burada geleneksel İslâmî özne kavramından bir kopuş olduğu tesbitine varıyor. Bu, yalnızca dinin psikanalizi konusuyla ilgili olmayıp, nedenleri ve sonuçları itibariyle, başta İslâm toplumları olmak üzere tüm toplumları ilgilendiren bir siyasal-toplumsal sorgulamayı davet eden bir açılım.