Byzantionla başlayıp, Konstantinopolisin kurulmasıyla devam eden kitap, bu dönemin efsanelerle iç içe geçmiş muhteşem anıtlarını, Ayosofya Kilisesine özel bir yer ayırarak tanıtıyor. Antik dünyanın çöküşünü, ortaçağ Konstantinopolisinin gelişimi izlerken, görkemli mozaiklerle süslü birçok kilise ve manastır, değerli tezhipli yazmalar ve değerli ikonalar yazarın anlatısına eşlik ediyor. Bizans sanatının son döneminde, aynı zamanda Rönesansın ilk ışıklarına da tanıklık eden Hora Kilisesinin (Kariye Camii) muhteşem mozaikleri çıkıveriyor karşımıza. Stefanos Yerasimos daha sonra, ilk başkentleri olan Bursa ve Edirnedeki Arap, İran ve Türk sanatlarının bireşimine değiniyor. Bu bireşim, 1453te fethedilen ve Osmanlı İmparatorluğunun başkenti olan İstanbulda yeni bir boyuta sıçrayacaktır. İmparatorluk ideolojisi giderek ağırlığını hissettirirken, Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılan selatin camiler Ayasofyayla yarışa girerler. Daha sonra gelen gerileme dönemine rağmen, Osmanlı barok üslubu, hatta 19. yüzyıl Osmanlı eklektisizmi Doğu sanatının o mükemmel çizgilerini sürdürecektir. (Çev. Ela Güntekin-Ayşegül Sönmezay)
Byzantionla başlayıp, Konstantinopolisin kurulmasıyla devam eden kitap, bu dönemin efsanelerle iç içe geçmiş muhteşem anıtlarını, Ayosofya Kilisesine özel bir yer ayırarak tanıtıyor. Antik dünyanın çöküşünü, ortaçağ Konstantinopolisinin gelişimi izlerken, görkemli mozaiklerle süslü birçok kilise ve manastır, değerli tezhipli yazmalar ve değerli ikonalar yazarın anlatısına eşlik ediyor. Bizans sanatının son döneminde, aynı zamanda Rönesansın ilk ışıklarına da tanıklık eden Hora Kilisesinin (Kariye Camii) muhteşem mozaikleri çıkıveriyor karşımıza. Stefanos Yerasimos daha sonra, ilk başkentleri olan Bursa ve Edirnedeki Arap, İran ve Türk sanatlarının bireşimine değiniyor. Bu bireşim, 1453te fethedilen ve Osmanlı İmparatorluğunun başkenti olan İstanbulda yeni bir boyuta sıçrayacaktır. İmparatorluk ideolojisi giderek ağırlığını hissettirirken, Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılan selatin camiler Ayasofyayla yarışa girerler. Daha sonra gelen gerileme dönemine rağmen, Osmanlı barok üslubu, hatta 19. yüzyıl Osmanlı eklektisizmi Doğu sanatının o mükemmel çizgilerini sürdürecektir. (Çev. Ela Güntekin-Ayşegül Sönmezay)