1995te İstanbulda serin bir eylül sabahı, yıllarca unutamayacağım bir aşk hikayesine tanık oldum.
Kadıköy yakasında kadim bir dostumun evinde zamanı unutup son vapuru kaçırdığım için aynı evde geceleyip sabahın ilk ışıklarında sokağa çıkarak iskeleye doğru yürürken karşıma çıktı hikayenin kahramanı. 15, 16 yaşlarında bir kızın tasmasından tuttuğu, sahibiyle aynı zarafette, incecik uzun bacaklarını kaplayan kıvrım kıvrım ipeksi tüylerin, sabah rüzgarında uçuştuğu açık kahverengi bir Afgan tazısıydı bu.
1995te İstanbulda serin bir eylül sabahı, yıllarca unutamayacağım bir aşk hikayesine tanık oldum.
Kadıköy yakasında kadim bir dostumun evinde zamanı unutup son vapuru kaçırdığım için aynı evde geceleyip sabahın ilk ışıklarında sokağa çıkarak iskeleye doğru yürürken karşıma çıktı hikayenin kahramanı. 15, 16 yaşlarında bir kızın tasmasından tuttuğu, sahibiyle aynı zarafette, incecik uzun bacaklarını kaplayan kıvrım kıvrım ipeksi tüylerin, sabah rüzgarında uçuştuğu açık kahverengi bir Afgan tazısıydı bu.