İstihbarat; Türk toplumunda yanlış anlaşılan, yanlış bilinen, yanlış tanınan, korkulan, sık sık olumsuz anlamlarda kullanılan ve uzak durulması gerektiği düşünülen bir faaliyet biçimi olarak görülmektedir. Halbuki, İstihbarat ve istihbaratın tamamlayıcı argümanları olan psikolojik savaş ve propaganda ülkemizde yaşayan her ferdin günlük hayatının kaçınılmaz parçalarıdır. istihbarat ve istihbaratçı kelimelerinin kötü ve korkulur algılanmasının ardında yatan asıl gerçek ise; her hangi bir istihbarat çalışmasını etkisiz hâle getirmek için yapılan, karşı tarafın uyguladığı olumsuz propagandadır.Bir millet için mevcut olan fırsat ve tehditler sadece askerî nitelikli değildir. Bu tehditler çok geniş bir alana yayılmıştır. İstihbarat, millî güvenlik politikasının temel parçasıdır.İstihbarat çalışmalarını dikkate almayan devlet yönetimlerinin ise gözleri bağlı maraton koşan birisinden hiçbir farkı yoktur. Nereye gittiklerini, rakiplerinin önünde mi arkasında mı olduklarını, ne kadar koştuklarını, özetle hiçbir şeyi bilmeden, zaman ve enerji kaybederek koşup dururlar.Türk politikacısı, Türk işadamı, sivil ve siyasi karar alıcılar mümkün olduğunca istihbaratçılardan ve istihbarattan uzak bir yaşamı tercih ederler. Karar alma süreçlerinde, istihbarat analizlerinin sonuçlarından mümkün olduğunca az faydalanırlar. Bu tarz davranış şekli karar alma süreçlerinde uygulanan çok tehlikeli ve hatalı bir yöntemdir. Doğru olan ise; bu karar alıcıların, karar verme aşamalarında his ve kanaatlerinden daha çok, kanıt ve analize dayanan bir düşünce ve çalışma yöntemiyle karar vermekleridir. Buda ancak doğru bilgi yeterliliğiyle, yani istihbarat ile elde edilir. Bu çalışmada, istihbaratın ne olduğunun açıklanması gibi temel bir bağlamdan hareket edilerek, istihbaratın tarihî, istihbarat toplamada kullanılan temel araçlar ve istihbarat türlerinin yanı sıra stratejik istihbarat ve çalışmanın asıl merkezini oluşturan stratejik analiz yöntemleri de okura en ince ayrıntıları ile sunulmuştur. Umarız ki bu eser, ülkemiz insanına olduğu kadar, konuyla ilgili kişi ve kurumlara da fayda sağlayacak bir çalışma olur.
İstihbarat; Türk toplumunda yanlış anlaşılan, yanlış bilinen, yanlış tanınan, korkulan, sık sık olumsuz anlamlarda kullanılan ve uzak durulması gerektiği düşünülen bir faaliyet biçimi olarak görülmektedir. Halbuki, İstihbarat ve istihbaratın tamamlayıcı argümanları olan psikolojik savaş ve propaganda ülkemizde yaşayan her ferdin günlük hayatının kaçınılmaz parçalarıdır. istihbarat ve istihbaratçı kelimelerinin kötü ve korkulur algılanmasının ardında yatan asıl gerçek ise; her hangi bir istihbarat çalışmasını etkisiz hâle getirmek için yapılan, karşı tarafın uyguladığı olumsuz propagandadır.Bir millet için mevcut olan fırsat ve tehditler sadece askerî nitelikli değildir. Bu tehditler çok geniş bir alana yayılmıştır. İstihbarat, millî güvenlik politikasının temel parçasıdır.İstihbarat çalışmalarını dikkate almayan devlet yönetimlerinin ise gözleri bağlı maraton koşan birisinden hiçbir farkı yoktur. Nereye gittiklerini, rakiplerinin önünde mi arkasında mı olduklarını, ne kadar koştuklarını, özetle hiçbir şeyi bilmeden, zaman ve enerji kaybederek koşup dururlar.Türk politikacısı, Türk işadamı, sivil ve siyasi karar alıcılar mümkün olduğunca istihbaratçılardan ve istihbarattan uzak bir yaşamı tercih ederler. Karar alma süreçlerinde, istihbarat analizlerinin sonuçlarından mümkün olduğunca az faydalanırlar. Bu tarz davranış şekli karar alma süreçlerinde uygulanan çok tehlikeli ve hatalı bir yöntemdir. Doğru olan ise; bu karar alıcıların, karar verme aşamalarında his ve kanaatlerin... tümünü göster
Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın “İstihbarat Teorisi” adlı kitabı Türkiye’de bu alanda yazılmış ilk ve tek ciddi eser olarak gösterilmektedir. Bu çalışmada oldukça kapsamlı olan kitabın yalnızca “İstihbarat nedir”, “İstihbaratın Temel İlkeleri” ve “İstihbarat Toplama Teknikleri” birkaç bölümü üzerinde durulmuştur.
Akademik bir kitap ama sıradan bir okuyucu da çok şey bulabilir kendine..
Karton Cilt, 512 sayfa
2010 tarihinde, KRİPTO YAYINLARI tarafından yayınlandı