Aşk en renkli fantezidir.
Abby King kütüphanede çalışan ve hayatı monoton olan genç bir kadındır. Onu diğer kadınlardan ayıran şey, zengin ve yakışıklı CEO Nathaniel West hakkında kurduğu çılgın ve karanlık fantezilerdir. Nathaniel ise hayatını bir dizi kurala göre yaşamaktadır: Hem ofiste hem yatak odasında kendisine itaat edilmesini ister ve onunla beraber olmak isteyen bir kadın öncelikle onun boyunduruğu altına girmelidir.
Abby bir arkadaşından Nathaniel’ın yeni bir partner aradığını öğrendiğinde hiç düşünmeden Nathaniel’ın itaatkârı olmak için başvurur. Birlikte geçirdikleri tek bir hafta sonu bile Abby’ye artık Nathaniel’sız yapamayacağını göstermiştir. Nathaniel onun için daha önce varlığından bile haberdar olmadığı bir haz dünyasının kapılarını açmıştır.
Kısa sürede Abby daha fazlasını istediğine karar verir ama koyduğu kurallarla etrafına duvarlar örmüş Nathaniel’a sevmeyi yeniden öğretmesi o kadar da kolay olmayacaktır. Yine de duygular kural tanımayacak ve aşk, fantezilerin en renklisi haline dönüşecektir.
“İnsanı etkisi altına alan, zeki ve gerçek kahramanları ile ateşli aşk sahneleri olan bir roman. Çok başarılı bir aşk hikâyesi.”
Christina Lauren, Harika serisinin yazarı
“Bu kitap size Grinin Elli Tonu’nu unutturacak. Tara Sue Me çok yaratıcı ve İtaatkâr sizi esir alacak.”
Southern Fiction Review
“Yeni bir erotik seriye seksi ve davetkâr bir başlangıç. İtaatkâr’ı kaçırmayın.”
Romance Reviews Today
Aşk en renkli fantezidir.
Abby King kütüphanede çalışan ve hayatı monoton olan genç bir kadındır. Onu diğer kadınlardan ayıran şey, zengin ve yakışıklı CEO Nathaniel West hakkında kurduğu çılgın ve karanlık fantezilerdir. Nathaniel ise hayatını bir dizi kurala göre yaşamaktadır: Hem ofiste hem yatak odasında kendisine itaat edilmesini ister ve onunla beraber olmak isteyen bir kadın öncelikle onun boyunduruğu altına girmelidir.
Abby bir arkadaşından Nathaniel’ın yeni bir partner aradığını öğrendiğinde hiç düşünmeden Nathaniel’ın itaatkârı olmak için başvurur. Birlikte geçirdikleri tek bir hafta sonu bile Abby’ye artık Nathaniel’sız yapamayacağını göstermiştir. Nathaniel onun için daha önce varlığından bile haberdar olmadığı bir haz dünyasının kapılarını açmıştır.
Kısa sürede Abby daha fazlasını istediğine karar verir ama koyduğu kurallarla etrafına duvarlar örmüş Nathaniel’a sevmeyi yeniden öğretmesi o kadar da kolay olmayacaktır. Yine de duygular kural tanımayacak ve aşk, fantezilerin en renklisi haline dönüşecektir.
“İnsanı etkisi altına alan, zeki ve gerçek kahramanları ile ateşli aşk sahneleri olan bir roman. Çok başarılı bir aşk hikâyesi.”
Christina Lauren, Harika serisinin yazarı
“Bu kitap size Grinin Elli Tonu’nu unutturacak. Tara Sue Me çok yaratıcı ve İtaatkâr sizi esir alacak.”
Southern Fiction Review
“Yeni bir erotik seriye seksi ve davetkâr bir başlangıç. İtaatkâr’ı kaçırmayın.”
Romance Reviews Today
Grey çakmaları içinde en kötüsü buydu her halde
http://oldgirlsontheblog.blogspot.com.tr/2016/06/ucu-bir-arada-baby.html
Oy anam oy! Nereden başlasam acaba?
Başımıza bir Elli Ton Serisi geldi, sonra erotik kitapların çoğunda bu seriden mutlaka bir benzerlik bulundu. Sanırım Elli Ton'a en fazla benzeyen seri Tara Sue Me'nin "The Submissive" yani bizdeki adıyla İtaatkar Serisi.
Ben kitabı almadım, bir siteden orijinal dilinden okudum, daha doğrusu okumaya çalıştım. Şöyle ki dil anlaşılmayacak bir dil değil. basit bir İngilizce ile yazılmış. Zamanında bu kitabın çevrildiğini öğrendiğimde "İnşallah This Man 2 faciası yaşamayacağım." Sözümü geri alıyorum. This Man hiç olmazsa 2. ve 3. kitaplarıyla beni fazlasıyla şaşırtan bir seri olmuştu.
Bu mu? Çok affedersiniz ama bunu okuyacağınıza internetten herhangi bir seks hikayesi okuyun daha iyi. Kitap sadece bir durum üzerinde duruyor: Her sayfada bulunan ve aşırı saçma olan +18 sahneler.
Kitap işleniş olarak Christina Lauren'in Harika Piç kitabına benziyor. Her 2 kitapta da daha ilk sayfalarda başlıyor +18 sahneler. Karakterlerin tek derdi "Acaba sonraki sevişme ne zaman gerçekleşecek?" Bir de Christina bu kitaba bayılmış. Hiç şaşırmadım.
Kitapta konu diye bir şey yok. Yazar "Sadece cinsel sahne yazayım, millet nasıl olsa okur" diye yazmış bunu. Karakterler deseniz kişilik yok bunlarda. Abby, sadece hayallerimin erkeği beni arzulasın, ben yapacağı her şeye razıyım (ki adamın her isteğini yerine getirdi) , yataktan hiç çıkmayalım kafasında biri. Nathaniel ise bir itaatkar bulayım, canım ne isterse ona uygulayım mottosunda yaşıyor. Ayrıca bu karakter fazla duygusuz. Buradaki duygusuz acımasız anlamında değil, gerçek anlamında. Abby'e sürekli emir yağdırdı durdu. Mesela, yemeğini ye, şu saatte benimle buluş, hemen odama çık... Sadece emrediyor. Onun dışında kızla bir kez olsun sohbet etmedi.
Kitapta yan karakterler olmasına rağmen sadece bir görünüp kayboluyorlar. Kitap sürekli Abby-Nathaniel ve onların +18 sahnelerine odaklanmış.
Ben kesinlikle tavsiye etmiyorum. Ama ille okuyacağım derseniz ben 2. kitabı okuyun derim. Aynı olaylar erkek bakış açısından anlatılıyor. Belki ilk kitaptaki saçmalıkları açıklar ama benim için seri bitti.
http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/06/itaatkar-yorum.html
Kitapta fazlasıyla Elli ton serisine benziyor. Yazar kitabı yazınca okuyucuların bunu anlamayacağını düşünmüş mü acaba yada beğeneceğini. Ben bu şekilde yazılmış çakma kitapları sevmiyorum.
Değerlendirme yapan arkadaşlara katılıyorum.Kitabın giriş cümlesi bile elli tondan alıntı gibiydi.Tamam benzerleri illa ki olacak ama bu kadarda olmaz.Çakma demek bile az kalıyor sanki elli tonu tekrar okuyormuşum gibi hissettim.Tek fark bu kitaptaki karakterler daha yapmacıktı.Kitabı sevmedim,olan parama ve zamanıma oldu. :(
Kolay okuyacağımı düşündüğüm bir kitaba ihtiyacım vardı ve bu kitaba öncelik tanıdım; yanılmamışım. Oldukça basit bir dili var o yüzden hızlıca okunuyor. Ben bir günde okudum.
Çok klişe yanları vardı ama kendi içinde farklı yanları da vardı.(...) İkilinin birbirine şiirlerle ve edebiyatçılardan sözlerle laf yarıştırdıkları kısımları çok sevdim.
"Kırmızı gül tutkuyu fısıldar,
Ve beyaz gül aşkı haykırır;
Kırmızı gül bir şahin
Beyaz gül ise bir güvercin
Oysa ben sana krem rengi bir gonca gönderdim
Uçlarında pembelik olan;
Aşkların en safı, en tatlısı için
Dudaklarında tutkunun öpücüğü olan."
Bu arada bazı tutarsız yanları da vardı. Bu şimdi nasıl oldu diye tepkiler verdiğim altı doldurulmamış, oldu bittiye gelmiş bazı gelişmeler vardı özellikle ilk birkaç bölümde. Bu kadar basit mi? Ve yine sonlara doğru da aynı bu şekilde ütopik gelişmeler oldu. Nasıl yani?
Birkaç yerde de kitap kesildi mi acaba dediğim bölümler oldu ama buna ihtimal vermiyorum. Sanırım yazar aniden kesivermiş olayları.
Bunların hepsine rağmen kitabın kendi içinde güzel kısımları da vardı. Uzun zamandır doğru dürüst kitap okuyamadığımdan da olabilir kitabı ilgimi yitirmeden okudum. Evet bayılmadım, hatta normalde okurken karakterlerin duyguları bana geçerken bu kitapta birkaç yer hariç o duyguları uzaktan izledim.
360 sayfa
Mayıs2016 tarihinde, Pegasus Yayınları tarafından yayınlandı