İtalyan sinemasının dünya sinema tarihine en büyük armağanlarından biri olan usta yönetmen Federico Fellini, Sinemamız için izlenmesi gereken tek yol filmler yapmak, daha iyi filmler yapmak sözleriyle gelecek nesillere ışık tutmaktaydı. Bugün Fellinisiz, Pasolinisiz, De Sicasız ve daha pek çok ustanın yokluğunda yola devam eden İtalyan sineması, 60lı yılların mucizevî filmlerini geride bırakmış olsa da değişen endüstriyel dinamikleri, anlatısı ve yeni yönetmenleriyle adından söz ettirmektedir.
İlk yıllardan günümüze dek İtalyan sinemasının tarihsel adımlarına ulusal tarih, siyasi değişimler ve ekonomik dinamiklerin penceresinden bakan İtalyan Sinemasına Bakış, ilk İtalyan filmi Romanın Fethinden son yılların uluslararası başarıları Gomorra ve Il Divoyu da kapsayan bir kronolojiyi okuma imkânı sağlıyor. Kitapta sessiz filmlerden Yeni Gerçekçilikin öncülerine, mucizevî ekonomik yükselişten İtalyan usulü güldürünün acıtan gülümsemelerine, televizyonun esaretinde yok olmaya yüz tutan sinema dilinden 80li yılların bireysel arayışlarına, 90lı yılların Yeni-Yeni Gerçekçilik tartışmalarından 2000lerin auteurlerine bir ülke sinemasının panoraması ele aldığı gibi Amerikan sinemasının hâkimiyetindeki pazarda gerek yeni prodüktörlerin gerekse yeni kuşak yönetmenlerin adımlarıyla istikrar sağlama yolundaki çabaları takip ediliyor.
İtalyan sinemasının dünya sinema tarihine en büyük armağanlarından biri olan usta yönetmen Federico Fellini, Sinemamız için izlenmesi gereken tek yol filmler yapmak, daha iyi filmler yapmak sözleriyle gelecek nesillere ışık tutmaktaydı. Bugün Fellinisiz, Pasolinisiz, De Sicasız ve daha pek çok ustanın yokluğunda yola devam eden İtalyan sineması, 60lı yılların mucizevî filmlerini geride bırakmış olsa da değişen endüstriyel dinamikleri, anlatısı ve yeni yönetmenleriyle adından söz ettirmektedir.
İlk yıllardan günümüze dek İtalyan sinemasının tarihsel adımlarına ulusal tarih, siyasi değişimler ve ekonomik dinamiklerin penceresinden bakan İtalyan Sinemasına Bakış, ilk İtalyan filmi Romanın Fethinden son yılların uluslararası başarıları Gomorra ve Il Divoyu da kapsayan bir kronolojiyi okuma imkânı sağlıyor. Kitapta sessiz filmlerden Yeni Gerçekçilikin öncülerine, mucizevî ekonomik yükselişten İtalyan usulü güldürünün acıtan gülümsemelerine, televizyonun esaretinde yok olmaya yüz tutan sinema dilinden 80li yılların bireysel arayışlarına, 90lı yılların Yeni-Yeni Gerçekçilik tartışmalarından 2000lerin auteurlerine bir ülke sinemasının panoraması ele aldığı gibi Amerikan sinemasının hâkimiyetindeki pazarda gerek yeni prodüktörlerin gerekse yeni kuşak yönetmenlerin adımlarıyla istikrar sağlama yolundaki çabaları takip ediliyor.