Dünya yaşamı, bir iradeye göre gerçekleşmektedir. Birisi, dünyanın ve bizim hayatımız aracılığıyla kendine özgü bir eser yapıyor. Bu iradenin anlamım kavramak gibi bir ümit beslemek istiyorsak, her şeyden önce onun gereklerini yerine getirmek ve bizden istenenleri yapmak zorundayız. Eğer, benden bekleneni yapmazsam, şu halde benden istenen şeyi de kavramam mümkün olmaz. Bu durumda hepimizden ve yani bütün dünyadan isteneni ise hiç mi hiç kavrayamam.
Dünya yaşamı, bir iradeye göre gerçekleşmektedir. Birisi, dünyanın ve bizim hayatımız aracılığıyla kendine özgü bir eser yapıyor. Bu iradenin anlamım kavramak gibi bir ümit beslemek istiyorsak, her şeyden önce onun gereklerini yerine getirmek ve bizden istenenleri yapmak zorundayız. Eğer, benden bekleneni yapmazsam, şu halde benden istenen şeyi de kavramam mümkün olmaz. Bu durumda hepimizden ve yani bütün dünyadan isteneni ise hiç mi hiç kavrayamam.
tolstoy'un hiç bir kitabını okumayıp sadece bunu okusanız yeterlidir bence. "hayatın anlamı nedir?" sorusuna cevaplar aramakta yaşadığı sıkıntıları anlatır. güzel de anlatır.
"Şimdi elimden gelen, geçip giden ve beni ölüme götüren günü ve geceyi seyretmektir."
yaşamak ve intihar arasındaki çizgide bir kitaptır kendisi.
felsefi kitaplardaki kitabı kapatıp atma isteği ve sonrasında alıp bırakmadan okumak durumunu çok yaşadığım bir kitap..
incecik bir kitap da olsa her sayfasında kendimi buldugum bir kitaptır.
İnsan ne için yaşar?
Hayatimin anlamı nedir?
Ben niçin varım?
Var olan her şey ne içindir?....
Gibi sorulara cevap arıyor yazar bu kitapta.
Ben beğendim. Ateizmin olmadığını anlatıyor. Allah'ı arayışını, onun olduğuna inanışı, ama inandığı, bulduğu, hissettiği şeyleri hristiyanlıkta bulamayışını anlatıyor
Eğer Tolstoy gibi düşünüyorsanız evet güzel bir eser. Özellikle sözlerle süslemesi eserin kalitesini nitelendirmiş.
Okurken evet işte benim derdimin dermanı bu eserdir dediğim ancak ardından kafamın daha çok karışmasına neden olan eser.Özellikle yaşamı tarif için kullandığı uçurum kenarından sarkma hali anlatımının altın vuruşuydu.Yaşam bundan daha güzel tarif edilemezdi.
Ancak şunu anlıyorum ki kendisi Hz. Süleyman ve Schopenhauer düşkünüdür.
Dünyaya neden geldiğini sorgulayan, Tanrı'nın var olduğuna inanmak isteyen, inançsızken inanca dönen ve Tanrı'nın olmadığını düşündüğü anlarda intiharı düşünen bir Tolstoy tanıdım ben bu kitapta...
İnsanın günahlarını yazmak için bir meleğe ihtiyaç yok aslında ,demişliğim bu kitapla kesinleşirken Tolstoy'un cesaretine şöyle bir hayran hayran bakıyor insan..Ben baktım , insan mıyım neyim yoksa?:)