Bir zamanlar Kûhistanda bir padişah, bu padişahın da genç bir oğlu varmış. Adına Gilan Şah derlermiş. Bir gün padişah, oğlunu gaflet uykusunda görmüş. Gururluymuş. Eğer kendi oğlunu terbiye etmezse, cevherini balçığa atmış gibi olacakmış. İşte bu sebeple, oğluna doğru yolu göstermek için bu kitabı yazmış ve:Ey oğul, demiş. Bilmiş ol ki ben yaşlandım. Zayıf ve azıksız bir şekilde yol ağzına geldim. Şimdi ey ciğerparem, ölüm haberi gele ertelemenin çaresi yoktur. Öyleyse ben de ölmeden seni iyilik yoluna kavuşturup, tecrübelerimden birkaç öğüdü sana hatıra bırakayım. Bunlara uyarsan her işinde murada erersin, iyi ad kazanırsın ve zamanın elinden tokat yemezsin. Öyleyse sen de gönlünün kulağını bu öğütler için açık tut ki pişman olmayasın...
Bir zamanlar Kûhistanda bir padişah, bu padişahın da genç bir oğlu varmış. Adına Gilan Şah derlermiş. Bir gün padişah, oğlunu gaflet uykusunda görmüş. Gururluymuş. Eğer kendi oğlunu terbiye etmezse, cevherini balçığa atmış gibi olacakmış. İşte bu sebeple, oğluna doğru yolu göstermek için bu kitabı yazmış ve:Ey oğul, demiş. Bilmiş ol ki ben yaşlandım. Zayıf ve azıksız bir şekilde yol ağzına geldim. Şimdi ey ciğerparem, ölüm haberi gele ertelemenin çaresi yoktur. Öyleyse ben de ölmeden seni iyilik yoluna kavuşturup, tecrübelerimden birkaç öğüdü sana hatıra bırakayım. Bunlara uyarsan her işinde murada erersin, iyi ad kazanırsın ve zamanın elinden tokat yemezsin. Öyleyse sen de gönlünün kulağını bu öğütler için açık tut ki pişman olmayasın...