ATEŞLİ KANATLAR SERİSİ IV
Beni hatırladınız mı?
Sevdikleri için her şeyi göze alan şu avcı kız.
Bir zamanlar her şeye sahiptim. Ama şimdi...
Tek sahip olduğum şey acı.
Bir örümcek ağı misali acıyla bezendi bedenim.
Beni kırdılar, bozdular, küçük aciz parçalara ayırdılar.
Şimdi dünya dediğim o yerde, uğruna savaşabileceğim tek bir kişi bile kalmadı.
Bana yoldaş olanların kanı gölgeme karıştı oradan ruhuma aktı.
Bu lanetli ruh peşindekileri kandırdı, onları kendi nihai sonlarına taşıdı. Kadim bir meleğin her şey sonlanmadan önce fısıldadığı gibi ben hiç var olmamalıydım. Ben de ona sesleniyorum şimdi.
“Eğer yazıyorsa defterde adım, al kalan son nefesimi.
Çünkü ben evreni onun verdiği son nefesle sildim...”
Unuttunuz mu beni?
Ben pek çoklarının rüyalarında dahi gördüklerinde korkup
aydınlığa sığındıkları şu lanetli prens, Aidanhell.
Kutsallığın içinde bir küfür misali parlayan ve kanayan,
nefretle bakılan. Tahtından aşkı için vazgeçen
ve yine o aşk uğruna binbir hale bürünüp yaşayan ve
yaşamayan tüm varlıkların diyarlarında savaşıp kaybeden,
damarlarında gezinen günahkâr kanı deli akan adam.
Yitip gittiğimi düşündüğüm bu seferde bir hilekârın sözleri beliriyor zihnimde.
Hilekâr fısıldıyor. Ben ise kaybıyla ruhumda açılan
kara delikte yavaş yavaş soluyorum. Fakat sonra bir söz incecik kalan ruhumu bu diyarda tutuyor.
“Bir yol daha var,” diyor kâhin.
Sonra açıyorum günahın harmanlandığı kızıl gözlerimi.
Sonsuzluk ve ötesinde, ruhum bedenimin esaretinden kurtulup
yeniden milyarca kez dirildiğinde dahi yine de onu bulacağım.
ATEŞLİ KANATLAR SERİSİ IV
Beni hatırladınız mı?
Sevdikleri için her şeyi göze alan şu avcı kız.
Bir zamanlar her şeye sahiptim. Ama şimdi...
Tek sahip olduğum şey acı.
Bir örümcek ağı misali acıyla bezendi bedenim.
Beni kırdılar, bozdular, küçük aciz parçalara ayırdılar.
Şimdi dünya dediğim o yerde, uğruna savaşabileceğim tek bir kişi bile kalmadı.
Bana yoldaş olanların kanı gölgeme karıştı oradan ruhuma aktı.
Bu lanetli ruh peşindekileri kandırdı, onları kendi nihai sonlarına taşıdı. Kadim bir meleğin her şey sonlanmadan önce fısıldadığı gibi ben hiç var olmamalıydım. Ben de ona sesleniyorum şimdi.
“Eğer yazıyorsa defterde adım, al kalan son nefesimi.
Çünkü ben evreni onun verdiği son nefesle sildim...”
Unuttunuz mu beni?
Ben pek çoklarının rüyalarında dahi gördüklerinde korkup
aydınlığa sığındıkları şu lanetli prens, Aidanhell.
Kutsallığın içinde bir küfür misali parlayan ve kanayan,
nefretle bakılan. Tahtından aşkı için vazgeçen
ve yine o aşk uğruna binbir hale bürünüp yaşayan ve
yaşamayan tüm varlıkların diyarlarında savaşıp kaybeden,
damarlarında gezinen günahkâr kanı deli akan adam.
Yitip gittiğimi düşündüğüm bu seferde bir hilekârın sözleri beliriyor zihnimde.
Hilekâr fısıldıyor. Ben ise kaybıyla ruhumda açılan
kara delikte yavaş yavaş soluyorum. Fakat sonra bir söz incecik kalan ruhumu bu diyarda tutuyor.
“Bir yol daha var,” diyor kâhin.
Sonra açıyorum günahın harmanlandığı kızıl gözlerimi.
Sonsuzluk ve ötesinde, ruhum bedenimin esare... tümünü göster
Serinin dördüncü kitabı çıktığı alıp okudum.
Yine çok güzeldi.
Bu sefer kahramanlarımız kendilerini bir anda, kendi yaşadıkları evrenin kopyası olan farklı bir evrende buluyor. Dirilen ölüler, kötü ruh ikizler, kahinler derken kahramanlarımızın düşmanı ve savaşacağı cephe daha fazla..
Yapılan fedakarlıklar, geçmişin sırrı ve o sondaki yazılan kehanet..
Açıkçası bu yeni kehanet, Cassie’den fazla korkuttu beni.
Aidenhell ile Cassie’nin uyumunu bu kitapta daha çok sevdim.
Finali, seri devam edecekmiş hissi uyandırdı..
Acaba????
---------------
“Hayatta her şeyin bir sebebi olur. Hiçbir şey durduk yere, sebepsiz oluvermez. Kapı kapandıysa ve bu denli zor açılıyorsa bunun çok önemli bir sebebi olmalı. Orada ne ile karşılaşacağınızı bilmiyoruz. Belki de bir pandemi var ve buraya taşıyacaksınız. Böyle gidip gelmek o kadar bencil ve sapkınca k.”
Duvar yavaş yavaş yarılırken içinden kör edici bir ışık çıkmak için adeta çırpınmaya başladı. “Bize beddua etmeye başlama lütfen. Her şey, senin kötü dileklerin olmadan da yeterince zor.”
Melek ağzını açacak gibi olunca Draza araya girdi. “Gerçekten artık susman gerekiyor.”
*****
“Baksana. Penguenleri hatırlıyor musun?”
“Aidan’ın dikkati dağılır gibi oldu. “Kutuplardaki mi?
“Aynen.” Bağlantıyı anlamaya çalışırken parmakları yumuşadı ve ben neredeyse boğulacak olan iblisçeyi parmaklıklardan uzağa ittim. Aidan bana doğru yürüyünce ellerimi göğsüne siper ettim. “Penguenler ne alakaydı şimdi? Adam kaçtı.”
“Ne ilgisi olacak? Ölmeden kaçabilsin diye aklıma o an geldi.”
400 sayfa
27Ekim2021 tarihinde, Dokuz Yayınları tarafından yayınlandı