Yerelden evrensele giden bir edebiyat damarında, el emeği göz nuru ile işlediği öyküleriyle, Mıntzuri, köy gibi makro ölçekte bir düzlemden yola çıkıp, tüm insanlığa ait makro düzeydeki tasaların anlatıcısı olmayı bu kitapta da başarıyor.Ermeni edebiyatının son iki yüzyılında büyük önem taşıyan köy edebiyatı geleneğinin, Anadoludaki temsilcileri Palulu Melkon Gürciyan, Muşlu Keğam Der Garabedyan, Harputlu Hovhannes Harutyunyan, Siverekli Rupen Zartaryandan sonraki son halkalardan biri olan Mıntzuri özenli Türkçe çevirilerle ölümünden 23 yıl sonra yeniden doğuyor.Türkçe okurun ilk olarak Tarih Vakfı yayınları arasında çıkan İstanbul Anıları adlı eseriyle tanıdığı Mıntzuri, Armıdan Fıratın Öte Yanı ve Atina Tuzun Var Mı? adlı derlemelerden sonra yine Erzincan ve yöresini, artık tarih olmuş şölenleri ve capcanlı renkleriyle, köyü Armıdanı, yörenin insanlarını, Ermenileri, Türkleri, Rumları, Lazları, Kızılbaşları anlatıyor Kapandı Kirve Kapılarında.
Yerelden evrensele giden bir edebiyat damarında, el emeği göz nuru ile işlediği öyküleriyle, Mıntzuri, köy gibi makro ölçekte bir düzlemden yola çıkıp, tüm insanlığa ait makro düzeydeki tasaların anlatıcısı olmayı bu kitapta da başarıyor.Ermeni edebiyatının son iki yüzyılında büyük önem taşıyan köy edebiyatı geleneğinin, Anadoludaki temsilcileri Palulu Melkon Gürciyan, Muşlu Keğam Der Garabedyan, Harputlu Hovhannes Harutyunyan, Siverekli Rupen Zartaryandan sonraki son halkalardan biri olan Mıntzuri özenli Türkçe çevirilerle ölümünden 23 yıl sonra yeniden doğuyor.Türkçe okurun ilk olarak Tarih Vakfı yayınları arasında çıkan İstanbul Anıları adlı eseriyle tanıdığı Mıntzuri, Armıdan Fıratın Öte Yanı ve Atina Tuzun Var Mı? adlı derlemelerden sonra yine Erzincan ve yöresini, artık tarih olmuş şölenleri ve capcanlı renkleriyle, köyü Armıdanı, yörenin insanlarını, Ermenileri, Türkleri, Rumları, Lazları, Kızılbaşları anlatıyor Kapandı Kirve Kapılarında.