1927 yılında, Orta Avrupada henüz huzur hüküm sürerken, Moravya Romanlarından Anna ile Josef in bir oğulları dünyaya gelir. Yenko, 1930lardaki büyük ekonomik bunalım döneminde büyür. Ancak çok geçmeden Avrupayı tümüyle sarsan tehlike dolu günler gelir. Almanyadaki Nazi rejimi, Yahudilere soykırım uygulamakta, Romanlara ise rahat vermemektedir. Yenkonun ailesi Alman ordusundan kaçmak için yollara düşerlerse de, yolda yakalanıp bir çalışma kampına gönderilirler. Nazi ölüm kampları hakkında çok şey duyduk şimdiye dek. Bir deri bir kemik insanların fotoğrafları, gaz odaları, insanlar üzerinde yapılan deneyler... O korkunç günler geçtikten sonra bütün bu insanlık dışı olaylar belgelendi ve lanetlendi. Ancak bu soykırım tehdidine uğrayanlar, Yahudilerle sınırlı değildi. Naziler, Çingenelere de düşmandı. İşte Karanlıkta Ateşler, Çingenelerin uğradığı zulme odaklanır. Kendi ataları da göçebe Çingene olan yazar, romanında bu renkli insanların günlük yaşamları, hayata bakışları, inançları konusunda ayrıntılı bilgiler vererek onları tanımamızı sağlıyor. Öte yandan da hayal edilemeyecek kadar korkunç koşullara maruz kalan bu insanların hayatta kalma savaşımlarını sürükleyici bir anlatımla dile getiriyor. Karanlıkta hep ateşler yanar. Çünkü her şeye rağmen her zaman bir umut vardır.
1927 yılında, Orta Avrupada henüz huzur hüküm sürerken, Moravya Romanlarından Anna ile Josef in bir oğulları dünyaya gelir. Yenko, 1930lardaki büyük ekonomik bunalım döneminde büyür. Ancak çok geçmeden Avrupayı tümüyle sarsan tehlike dolu günler gelir. Almanyadaki Nazi rejimi, Yahudilere soykırım uygulamakta, Romanlara ise rahat vermemektedir. Yenkonun ailesi Alman ordusundan kaçmak için yollara düşerlerse de, yolda yakalanıp bir çalışma kampına gönderilirler. Nazi ölüm kampları hakkında çok şey duyduk şimdiye dek. Bir deri bir kemik insanların fotoğrafları, gaz odaları, insanlar üzerinde yapılan deneyler... O korkunç günler geçtikten sonra bütün bu insanlık dışı olaylar belgelendi ve lanetlendi. Ancak bu soykırım tehdidine uğrayanlar, Yahudilerle sınırlı değildi. Naziler, Çingenelere de düşmandı. İşte Karanlıkta Ateşler, Çingenelerin uğradığı zulme odaklanır. Kendi ataları da göçebe Çingene olan yazar, romanında bu renkli insanların günlük yaşamları, hayata bakışları, inançları konusunda ayrıntılı bilgiler vererek onları tanımamızı sağlıyor. Öte yandan da hayal edilemeyecek kadar korkunç koşullara maruz kalan bu insanların hayatta kalma savaşımlarını sürükleyici bir anlatımla dile getiriyor. Karanlıkta hep ateşler yanar. Çünkü her şeye rağmen her zaman bir umut vardır.