Kayseri Cezaevi Günlüğü

Celal Bayar yaklaşık üç yıl kaldığı Kayseri Cezaevindeki günlerini anlatırken, geriye dönüşler yaparak, Yassıada anılarını da aktarıyor. ... vaktiyle bu avluda ağaçlar varmış. Zemin de toprakmış. Yassıada davaları başladıkları sırada hapishanenin tamir ve ıslahı ele alınmış, bir subay bu işle vazifelendirilmiş. Uzağı gören insanlar! Mahkemenin 450-500 kişiyi mahkûm ederek buraya göndereceklerini derin bir ferasetle daha o zaman anlamışlar! İşte bu tamir sırasında avludaki ağaçlar kesilmiş, toprak yere Erciyesin ateş püskürdüğü devirden kalma siyah taşlar --arnavutkaldırımı tarzında-- döşenmiş. Bu intizamsız kara taşlar üzerinde yürür, dört duvar arasında başımızı yukarıya kaldırır, mavi semadan temiz hava dilenirken, küçük bir filiz dikkatimizi çekti. Samet bu filizi himayesine aldı, korudu, büyümesi için ihtimam gösterdi. Filiz, kesilmiş bir ağacın kökünden sürmüştü. Ölçtüm, tam üç karış boylanmış, kışın kuruttuğu yaprakları dökülmüş, yerine yeşil tomurcuklar belirmiş. Bu hal bana dışarıda baharın başladığını hatırlattı. Düşündüm: İstanbul, baharının güzelliğiyle meşhur şehirlerimiz cennet olarak nazarımda canlandı. Odama döndüğüm zaman, Kayseri Hastanesinden muayeneden gelen Bahadır Dülger bahar gelmiş, dışarısı yemyeşil dedi. Ben de bu filizin beni aldatmadığını anladım. Tartışmalı bir dönemin birinci elden tanıklığı... TADIMLIK8 Mayıs 1962 SalıBugün Avukat Başak geldi. Uzun konuştuk hususi af için müracaatta bulunmak mecburiyeti olmadığını o da teyid etti. Bu hususu İsmet İnönünün, ona tebaan Adliye Vekilinin öne attığı, Adalet Partisinden Bursa mebusu Şeref Kayaların desteklediği anlaşıldı. İzzet Akçalın oğlunun da --fikrini benden gizlemesine rağmen-- aynı şekilde düşündüğü meydana çıktı. Mazlum Kayaların bende hukuk tezi vardı. Kardeşi Şerefin iddiasının aksinedir. Bu tezi avukatıma verdim. Vaktiyle bana Asım Ruacanın Divandaki şahitliğini Şeref Kayaların hazırladığını söylemişlerdi. İnanmamıştım, demek ki doğruymuş.5 Mayıs 1962 liderler toplantısının zabtından bir parçayı buraya mealen alıyorum: Yeni Türkiye Partisi lideri Alican, af için talepte bulunmak mecburiyeti yoktur, tezini müdafaa etmiş, Köylü Millet Partisi mümessili de bu tezi savunmuştur. Adalet Partisi lideri Ragıp Gümüşpala bu hususta hukuki bilgisi olmadığını söylemiştir. Adalet Partisinden Şeref Kayalar ikinci defa söz almış, suçluların affı için resmen müracaat etmelerinin zaruri olduğuna dair İsmet İnönünün sözlerini tasvip ve tekid eylemiştir ve yine İsmet İnönünün reisicumhura ait bir meseleyi burada görüşmenin doğru olmayacağı hakkındaki beyanatlarını teyid etmiştir.Bana söylendiğine göre, bu liderler toplantısında reisicumhurun af için müracaatı beklemeye kanunen mecbur olmadığına karar verilmiştir.Akşam Bursa Mebusu Sadettin Beyle görüştüm. Şeref Kayaların tavsiyesiyle Erol Akçalın kendisi ile görüştüğünü ve benim müracaatımın temini için tesir yapmaklığını --çünkü ben Sadettini severmişim-- istediğini anlattı.(Not: Şeref Kayaların konuşmasının metni. Şeref Kayalar ikinci defa konuşmasında: İnönünün haklı olduğunu reisicumhurun af hakkını kullanmak için talebin şart olduğunu, bunun toplantı mevzuu ile alakası bulunmadığını söylüyor.Şeref Kayalar hususi affı temin için onların tezini tuttuğu anlaşılmaktadır. Ancak Eylülde ilan edilmiş müzakere zabtında umumi af için gayret ve dirayet gösterdiği görülmüştür.

Celal Bayar yaklaşık üç yıl kaldığı Kayseri Cezaevindeki günlerini anlatırken, geriye dönüşler yaparak, Yassıada anılarını da aktarıyor. ... vaktiyle bu avluda ağaçlar varmış. Zemin de toprakmış. Yassıada davaları başladıkları sırada hapishanenin tamir ve ıslahı ele alınmış, bir subay bu işle vazifelendirilmiş. Uzağı gören insanlar! Mahkemenin 450-500 kişiyi mahkûm ederek buraya göndereceklerini derin bir ferasetle daha o zaman anlamışlar! İşte bu tamir sırasında avludaki ağaçlar kesilmiş, toprak yere Erciyesin ateş püskürdüğü devirden kalma siyah taşlar --arnavutkaldırımı tarzında-- döşenmiş. Bu intizamsız kara taşlar üzerinde yürür, dört duvar arasında başımızı yukarıya kaldırır, mavi semadan temiz hava dilenirken, küçük bir filiz dikkatimizi çekti. Samet bu filizi himayesine aldı, korudu, büyümesi için ihtimam gösterdi. Filiz, kesilmiş bir ağacın kökünden sürmüştü. Ölçtüm, tam üç karış boylanmış, kışın kuruttuğu yaprakları dökülmüş, yerine yeşil tomurcuklar belirmiş. Bu hal bana dışarıda baharın başladığını hatırlattı. Düşündüm: İstanbul, baharının güzelliğiyle meşhur şehirlerimiz cennet olarak nazarımda canlandı. Odama döndüğüm zaman, Kayseri Hastanesinden muayeneden gelen Bahadır Dülger bahar gelmiş, dışarısı yemyeşil dedi. Ben de bu filizin beni aldatmadığını anladım. Tartışmalı bir dönemin birinci elden tanıklığı... TADIMLIK8 Mayıs 1962 SalıBugün Avukat Başak geldi. Uzun konuştuk hususi af için müracaatta bulunmak mecburiyeti olmadığını o da teyid etti. Bu hususu İ... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
975363952X

Etiketler: siyasi-askeri tarih

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Okumuş kimse bulunamadı.

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski