Güneydoğu'da Çocuk Olmak Bir Gecede Büyümek Demek
Bütün çocuklar kadar mutlu, bütün çocuklar kadar tasasızdılar. Kasabanın bütün bağlarına girebilir, bütün bahçelerinden yiyebilir, meyve ağaçlarına dalabilirdiler. Bir yaz gecesi aniden patlayan silah seslerine kadar...
Önce özgürlüklerini, şenliklerini kaybettiler, sonra evlerinin bir ateş topu olduğunu gördü gözleri. Büyükler onlara bir şey söylemiyor, kendi aralarında "dışardakiler" dedikleri birilerinden bahsediyorlardı. Kimdi bu dışardakiler?
Çocukluğunu 80'li yıllarda Güneydoğu'da geçiren yazar Emine Uçak Erdoğan, iki ateş arasında sıkışan bölge halkının bir yaz gecesi ansızın alt üst oluşunu anlatıyor:
"Hayatın ve imkânların bütün yoksunluğuna rağmen, hayal dünyamızın ve zihinlerimizin alabildiğince özgür ve zengin olduğu o günleri biraz da olsa bugüne taşımak istedim. Savaş, göç, molotof kokteyli, acı, öfke ve daha nice olumsuz kelimeyle yâd edilen o topraklarda bir zamanlar bambaşka kelimelerin, hayatların hüküm sürdüğünü hatırlatmak için..."
"Emine Uçak Erdoğan, kalemini kamera gibi kullanıyor. Acının kutsal bir vahşiye dönüştüğü bir coğrafyanın yazgısını, gerçekçi fotoğraflar pozlayarak anlamaya ve anlatmaya çalışıyor. İçeriden bir gözlemin, gerçekçi anlatımın ve daha önce bakılmayan yerlerden bakmanın getirdiği bir zenginlik bu. Yıllar önce Fikret Otyam ve Yaşar Kemal'in yaptığını ama eksik bıraktığını daha gerçekçi bir biçimde, şiiriyeti yalınlığında saklı bir dille tamamlıyor. 'Bölge'nin acıtıcı, gerçekçi manzarası, Erdoğan'ın kalemiyle bir kez daha dile geliyor..."
Sadık Yalsızuçanlar
Güneydoğu'da Çocuk Olmak Bir Gecede Büyümek Demek
Bütün çocuklar kadar mutlu, bütün çocuklar kadar tasasızdılar. Kasabanın bütün bağlarına girebilir, bütün bahçelerinden yiyebilir, meyve ağaçlarına dalabilirdiler. Bir yaz gecesi aniden patlayan silah seslerine kadar...
Önce özgürlüklerini, şenliklerini kaybettiler, sonra evlerinin bir ateş topu olduğunu gördü gözleri. Büyükler onlara bir şey söylemiyor, kendi aralarında "dışardakiler" dedikleri birilerinden bahsediyorlardı. Kimdi bu dışardakiler?
Çocukluğunu 80'li yıllarda Güneydoğu'da geçiren yazar Emine Uçak Erdoğan, iki ateş arasında sıkışan bölge halkının bir yaz gecesi ansızın alt üst oluşunu anlatıyor:
"Hayatın ve imkânların bütün yoksunluğuna rağmen, hayal dünyamızın ve zihinlerimizin alabildiğince özgür ve zengin olduğu o günleri biraz da olsa bugüne taşımak istedim. Savaş, göç, molotof kokteyli, acı, öfke ve daha nice olumsuz kelimeyle yâd edilen o topraklarda bir zamanlar bambaşka kelimelerin, hayatların hüküm sürdüğünü hatırlatmak için..."
"Emine Uçak Erdoğan, kalemini kamera gibi kullanıyor. Acının kutsal bir vahşiye dönüştüğü bir coğrafyanın yazgısını, gerçekçi fotoğraflar pozlayarak anlamaya ve anlatmaya çalışıyor. İçeriden bir gözlemin, gerçekçi anlatımın ve daha önce bakılmayan yerlerden bakmanın getirdiği bir zenginlik bu. Yıllar önce Fikret Otyam ve Yaşar Kemal'in yaptığını ama eksik bıraktığını daha gerçekçi bir biçimde, şiiriyeti yalınlığında sak... tümünü göster
köyde yaşamamanın ne kadar büyük bir kayıp olduğunun farkına vardım bu kitapla.
çok sıcak insanların aynı mahallede bir dünya kurması ve bu dünyanın çarkını el birliğiyle döndürmesi... unutulan ya da yozlaşmış birçok değeri yaşattırdı tekrar.
farklı isimlendirmenin aslında farklılıktan öte zenginlik oladuğunu bir kez daha gördüm.
yokluğun bazen mutluluk olduğunu bazen çaba olduğunu anladım.
kitapta katılmadığım bazı şeyler de oldu tabii ama bunun da tek taraflı bakıştan kaynaklandığı kanısındayım.
çift taraflı hikayeler... başarılı odluğu söylenebilir
Karton Cilt, 136 sayfa
Aralık2011 tarihinde, Timaş Yayınları tarafından yayınlandı