Artık bütün insanlar Marsın tarihini biliyor: kızıllığını ve değişken vahşiliğini... Bu yüzden Marsın en eski adlarının -Nirgal, Mangala, Auqakuh, Harmakhis- hepsinin dilde garip bir ağırlık yapması şaşırtıcı değil, onları taşıyan kadim dillerden daha da yaşlı, sanki Buz Çağından ya da daha öncesinden kalma fosil sözcükler gibi geliyorlar kulağa. Evet, binlerce yıl boyunca Mars insani işlerde kutsal bir güç oldu; sahip olduğu renk onu kanı, kızgınlığı, savaşı ve kalbi temsil eden tehlikeli bir güç haline getirdi. Böylece buraya geldik. Eskiden bir güçtü; şimdiyse bir mekan.2019 yılında John Boone Marsa ayak basan ilk insan oldu. 2027 yılında Yeryüzünün en iyi mühendisleri ve bilimcileri arasından seçilen ilkyüz gezegenin yüzeyine indiler ve insanoğlunun giriştiği en büyüm mücadele başladı: Atmosfersiz, manyetik alansız ve aşırı soğuk bir gezegeni insanlar, hayvanlar ve bitkilerle dolu bir cennet haline getirebilmek. Kolonileşme ve Terra-kurma çabaları yeni bir toplum düzeni yaratabilecek mi yoksa Yeryüzünün bir kopyası mı oluşacak?
Artık bütün insanlar Marsın tarihini biliyor: kızıllığını ve değişken vahşiliğini... Bu yüzden Marsın en eski adlarının -Nirgal, Mangala, Auqakuh, Harmakhis- hepsinin dilde garip bir ağırlık yapması şaşırtıcı değil, onları taşıyan kadim dillerden daha da yaşlı, sanki Buz Çağından ya da daha öncesinden kalma fosil sözcükler gibi geliyorlar kulağa. Evet, binlerce yıl boyunca Mars insani işlerde kutsal bir güç oldu; sahip olduğu renk onu kanı, kızgınlığı, savaşı ve kalbi temsil eden tehlikeli bir güç haline getirdi. Böylece buraya geldik. Eskiden bir güçtü; şimdiyse bir mekan.2019 yılında John Boone Marsa ayak basan ilk insan oldu. 2027 yılında Yeryüzünün en iyi mühendisleri ve bilimcileri arasından seçilen ilkyüz gezegenin yüzeyine indiler ve insanoğlunun giriştiği en büyüm mücadele başladı: Atmosfersiz, manyetik alansız ve aşırı soğuk bir gezegeni insanlar, hayvanlar ve bitkilerle dolu bir cennet haline getirebilmek. Kolonileşme ve Terra-kurma çabaları yeni bir toplum düzeni yaratabilecek mi yoksa Yeryüzünün bir kopyası mı oluşacak?
Kendi türü içinde zirveye koyulabilecek bir eser. "Bilimkurgu" isimlendirmesinin hakkını veriyor. İlk bölümlerde oldukça bilimsel bir havada devam ediyor. Hatta biraz abartıyor böyle baya makalemsi bir şeye dönüşüyor ama daha sonra normale dönüyor. İnsan ilişkileri, toplumsal durumlar vs. Son bölümlerdeyse küresel bir savaşın nasıl olabileceğini bize gösteriyor. Uzay fiziği, biyolozi, sosyoloji, politika, savaş... Geniş bir yelpazesi var.
638 sayfa