Çağdaş insanı mutsuz kılan nedir? Sürekli çalışmak ya da bir başkası için üretirken yoksullaşmak mı? Yoksa yaşamının her alanına doğrudan müdahale eden bir sistem içinde her geçen gün insandan ve ona ait değerlerden uzaklaşması mı? Ya da ortaklaşa ve eşitlikçi bir toplumsal kurgu içinde özgürlüğünü yaşama umudunu kaybetmiş olması mı? Düşlerini yitirmesi mi?Onların uygarlık dediği kapitalizm -ve onunla ilgili herşey- midir yoksa bu mutsuzluğun nedeni. Kapaktaki fotoğrafa bir kez daha bakın. Orada kolektif bir üretimden gelen uygarların ilkel dediği insanı göreceksiniz. Topluluğuna gerektiği kadar üreten, yaşamı üzerinde hiçbir erke izin vermeyen, eşit ve özgür yaşayan ve sanat gibi, dans gibi, felsefe gibi boş zamana özgü değerlere alabildiğine önem veren insanı...ilkel insana ve onun arkaik sistemine bir övgü değil bu çalışma, yalnızca insana özgü değerlerin yeniden anımsanması için kısa bir not. Kavramlarımıza sahip çıkarak, onları umudumuzdaki ve düşlerimizdeki dünya için yeniden tanımlamak için bir ön çaba yalnızca...Çok yönlü kapitalist kuşatma ve yabancılaştırmaya karşı yaratıcı insan, kolektif aklı, bilinci ve eylemi örgütlemeye aday ve yükümlüdür. Elimizdeki kitabın içerdiği konular bazı kavramları bilimsel-sınıfsal aidiyetleri ile yerli yerine oturtarak henüz yeterli donanıma kavuşamamış komünarlarımızın yeni nitelik kazanarak kurumsallaşmasına katkı getireceğine inanıyoruz.
Çağdaş insanı mutsuz kılan nedir? Sürekli çalışmak ya da bir başkası için üretirken yoksullaşmak mı? Yoksa yaşamının her alanına doğrudan müdahale eden bir sistem içinde her geçen gün insandan ve ona ait değerlerden uzaklaşması mı? Ya da ortaklaşa ve eşitlikçi bir toplumsal kurgu içinde özgürlüğünü yaşama umudunu kaybetmiş olması mı? Düşlerini yitirmesi mi?Onların uygarlık dediği kapitalizm -ve onunla ilgili herşey- midir yoksa bu mutsuzluğun nedeni. Kapaktaki fotoğrafa bir kez daha bakın. Orada kolektif bir üretimden gelen uygarların ilkel dediği insanı göreceksiniz. Topluluğuna gerektiği kadar üreten, yaşamı üzerinde hiçbir erke izin vermeyen, eşit ve özgür yaşayan ve sanat gibi, dans gibi, felsefe gibi boş zamana özgü değerlere alabildiğine önem veren insanı...ilkel insana ve onun arkaik sistemine bir övgü değil bu çalışma, yalnızca insana özgü değerlerin yeniden anımsanması için kısa bir not. Kavramlarımıza sahip çıkarak, onları umudumuzdaki ve düşlerimizdeki dünya için yeniden tanımlamak için bir ön çaba yalnızca...Çok yönlü kapitalist kuşatma ve yabancılaştırmaya karşı yaratıcı insan, kolektif aklı, bilinci ve eylemi örgütlemeye aday ve yükümlüdür. Elimizdeki kitabın içerdiği konular bazı kavramları bilimsel-sınıfsal aidiyetleri ile yerli yerine oturtarak henüz yeterli donanıma kavuşamamış komünarlarımızın yeni nitelik kazanarak kurumsallaşmasına katkı getireceğine inanıyoruz.