TİBETTE BİR KIŞ SAVAŞIİsviçre edebiyatının çağdaş yazarlarından Dürrenmatt, kendi hayat hikâyesini alışılmışın dışında kaleme almıştır. Eserle-riyle yaşantıları arasındaki ilişkiyi nesnel bir gözle keşfederek ve bu bağıntıyı ön planda tutarak anlatır hayatını. Yazdığı, yazamadığı konuların hikâyesidir onca hayatı. Bu nedenle otobiyografisine Konularım başlığını vermiştir. Eserlerinin çoğu dilimize çevrilmiş bir yazarın kendi hayatını değişik bir tarzda anlattığı bu kitap, edebiyatın niteliği sorunu üzerine de düşündürmesi bakımından değerli.Sık sık birileri çıkıp kendi hayatını yazmayı denemiştir. Bu cüreti, anlaşılır olsa da, imkânsız buluyorum. İnsanın yaşı ilerledikçe, hesap çıkarma arzusu güçleniyor. Ölüm yaklaşmaktadır, hayat akıp gidiyor. Hayat akıp giderken insan istiyor ki onu bir biçime soksun; biçime sokarken de bozuyor: İşte böylece hayat öyküsü dediğimiz maalesef çoğu zaman safça inandığımız sahte dökümler, bazen de büyük eserler ortaya çıkıyor; dünya edebiyatı kanıtlamıştır bunu.Benim hayatıma gelince, ben hayatımı daha net anlatmayı, başka bir nedenle de gereksiz buluyorum. Ben yaşarken yaşamış olan ve yaşamakta olan ve ben artık yaşamazken de yaşayacak olan milyonlar ve milyarlarca insanın kaderiyle kıyaslanınca hayatım bana öyle iltimaslı geliyor ki bir de kalkıp onu edebî bulanıklığa sokmaya utanıyorum.Eğer buna rağmen hayatım hakkında yazacaksam, o zaman hayatımın hikâyesi üzerine değil, kitaplarımın konularının hikâyesi üzerine yazarım; çünkü konularımda, ben yazar olduğum için, düşüncelerim ifadesini bulur, tabii yalnız konular halinde düşünmüyorsam da. Ama konularım, düşüncelerimin sonuçlarıdır, içlerinde, işlenişlerine göre düşüncemin ve bununla da hayatımın yansıtıldığı aynalar. Yine de bu konulara, yalnızca yazmış olduğum konular değil, tamamlayamadıklarım ya da yazmadıklarım da dahil. Herşeyden önce bunları tasarlarken, düşüncemin gelişimi içinde takibettiğim bir iz gibi el yordamıyla ilerliyorum. Ve kaç
TİBETTE BİR KIŞ SAVAŞIİsviçre edebiyatının çağdaş yazarlarından Dürrenmatt, kendi hayat hikâyesini alışılmışın dışında kaleme almıştır. Eserle-riyle yaşantıları arasındaki ilişkiyi nesnel bir gözle keşfederek ve bu bağıntıyı ön planda tutarak anlatır hayatını. Yazdığı, yazamadığı konuların hikâyesidir onca hayatı. Bu nedenle otobiyografisine Konularım başlığını vermiştir. Eserlerinin çoğu dilimize çevrilmiş bir yazarın kendi hayatını değişik bir tarzda anlattığı bu kitap, edebiyatın niteliği sorunu üzerine de düşündürmesi bakımından değerli.Sık sık birileri çıkıp kendi hayatını yazmayı denemiştir. Bu cüreti, anlaşılır olsa da, imkânsız buluyorum. İnsanın yaşı ilerledikçe, hesap çıkarma arzusu güçleniyor. Ölüm yaklaşmaktadır, hayat akıp gidiyor. Hayat akıp giderken insan istiyor ki onu bir biçime soksun; biçime sokarken de bozuyor: İşte böylece hayat öyküsü dediğimiz maalesef çoğu zaman safça inandığımız sahte dökümler, bazen de büyük eserler ortaya çıkıyor; dünya edebiyatı kanıtlamıştır bunu.Benim hayatıma gelince, ben hayatımı daha net anlatmayı, başka bir nedenle de gereksiz buluyorum. Ben yaşarken yaşamış olan ve yaşamakta olan ve ben artık yaşamazken de yaşayacak olan milyonlar ve milyarlarca insanın kaderiyle kıyaslanınca hayatım bana öyle iltimaslı geliyor ki bir de kalkıp onu edebî bulanıklığa sokmaya utanıyorum.Eğer buna rağmen hayatım hakkında yazacaksam, o zaman hayatımın hikâyesi üzerine değil, kitaplarımın konularının hikâyesi üzerine yazarım; çünkü konularımda, b... tümünü göster