“Asu!!! Benim adım Asu! Asuman öldü! Onu sen öldürdün Korsan!”
Bir yanda tutkulu bir aşk, diğer yanda ölümüne bir nefret.
Bir yanda acı dolu bir geçmiş, diğer yanda belirsiz bir gelecek.
Ve ortak bir düşman.
Peşlerindeki ölümden kaçarken her şeye rağmen aşka teslim mi olacaklardı, yoksa bu uğurda can mı vereceklerdi?
(Tanıtım Bülteninden)
“Asu!!! Benim adım Asu! Asuman öldü! Onu sen öldürdün Korsan!”
Bir yanda tutkulu bir aşk, diğer yanda ölümüne bir nefret.
Bir yanda acı dolu bir geçmiş, diğer yanda belirsiz bir gelecek.
Ve ortak bir düşman.
Peşlerindeki ölümden kaçarken her şeye rağmen aşka teslim mi olacaklardı, yoksa bu uğurda can mı vereceklerdi?
(Tanıtım Bülteninden)
Lodosun Oğulları Barut Reis’ten sonra Korsan’ın hikayesini çok merak etmiştim. Ve ilk yayınlandığı sosyal platform olan wattpad de okudum. Ama kitap olarak basılınca da vakit kaybetmeden alıp tekrar aynı zevkle, heyecanla okudum.
Asuman’ın karşılık beklemeden platonik başlayan saf aşkı…
Asu’nun yoğun tutkulu aşkı..
Nam-ı değer Korsan’ın Fatih’in hem geçmişe hem de geleceğe olan öfkesi, nefreti, duyguları arasındaki gelgitleri..
Kitapta karakterlerin hissettikleri tüm duygular öyle güzel işlenmişti ki nasıl bitti anlamadım.
Spoiler olmasın diye içeriğinden bahsetmiyorum; ama kesinlikle okumayı düşünenlere, merak edenlere okumanızı tavsiye ederim.
Karakterlerin, kitabın başından sonuna kadar kendini bulma hikayesiydi bence.
Kitabı okuyalı bir ay olacak ama ben tembellik yaptığımdan dolayı yeni yorumluyorum. Yirmi günlük tatilim sona erip eve döndüğüme göre umarım üzerimdeki tembellikten kurtulurum tez vakitte.
#alıntı1
“Tanıştı yani mürettebatla?”
“Hıı. Hepsini pek sevdi.”
“Sevdi?”
Bu soruya Murat çapkın çapkın sırıtarak cevap verdi.
“Sevilmeyecek gibi miyiz ya? Maşallahımız var.”
Fatih, Murat’ın rengini attırmakta gecikmedi.
“Seni sevmemi ister misin Filinta?”
“Eee, şimdi bir düşündüm de. Yok abi. Sevme sen beni, tipim değilsin. Bu nedir arkadaş ya. Reisi, makinisti bana yürüyor. Of ulan, yarın Trieste’deki manitayı ziyaret edeyim de gözüm gönlüm açılsın.”
#alıntı2
Dişlerini sıkarak tısladı.
“Gelmeyin demiştim.”
Fatih’in kısık sesli homurtusuna Mustafa daha yüksek sesle cevap verdi.
“Ne zamandan beri makinistler reislere emir verir oldu Korsan Efendi?”
“Başmakinist Reis, Başmakinist.”
Jandarmaların kolunda bekleme odasına giren Fatih’in arkasından bakan Mustafa homurdanarak başını salladı.
“Bu herifin bu dik burnunu kıraçam bir gün. Unutursam hatırlatın.”
Nihayet okuma keyfine vardığım Korsan 'ı bitirmiş bulunuyorum.Keske bitmeseydi diyeceğim nadir kitaplardan olmakla beraber sevgili Nehir Erdem ,yüreğine, kalemine , gönlüne sağlık diyorum. Her bir kitabının okuma keyif çıtası zaten yüksek iken bir sonraki kitabı nasıl daha çok okunası olabilir diyorum ama oluyormuş demek ki. Şivesi, olay akışı, kurgusu, mübalağasız karakterleri ve renkli kişilikleri ile yer yer hüzünlendim ama bir çok bölümde kahkahalar hak getire, durup durup tekrar okuyup gözümden yaş gelesiye güldüm. Kan olmadan can olmayı, aile olmayı, dost olmayı, sevdayı, evlat sevgisini, sabretmeyi öyle güzel anlatmış ki yazar gönülden alkışlıyorum. Lodos'un Oğulları Tiryaki geliyormuş akabinde. Gelsin gelsin. Tiryaki de ne sanarken kim çıktı vay anasını sayın seyirciler. Hele Barut Reis'in annesinin çocuk sevme şekli ; yok böyle bir orjinallik vesselam. Bizim oraların aynısının tıpkısı. İtalya,Ordu, Trabzon birazcık Afrika arası gezmek isteyen buyursun gelsin Lodos'un Oğulları Korsan'a.
Karton Cilt, 519 sayfa
Haziran2019 tarihinde, Müptela tarafından yayınlandı