Türklerin Rumelide hızla ilerlemeleri, yalnız Balkan milletlerini değil, bütün Avrupayı telâşa düşürmüştü. Macarlar, Almanlar, Fransızlar, İngilizler, İspanyollar, henüz Türk yüzü görmemiş, Türk sesi duymamış oldukları hâlde, Bizanslılar, Bulgarlar, Buğdanlılar, Eflâklılar, Sırplar, Bosnalılar kadar endişe içindeydiler, hilâlin salibi ezmek üzere bulunduğu zehabıyla, çırpınıp duruyorlardı. Türklerin, böyle bir dâvâ güttüğü yoktu. Ne hilâli kürede hâkim, ne salîbi mahkûm etmek hatırlarından geçmiyordu. Onlar sadece, tereddiyi, tefessühü, ahlâksızlığı ve içtimaî anarşiyi gidermek, bütün milletlere, kendi âdil himayeleri altında, hür, temiz ve mesut bir hayat temin etmek istiyorlardı.
Türklerin Rumelide hızla ilerlemeleri, yalnız Balkan milletlerini değil, bütün Avrupayı telâşa düşürmüştü. Macarlar, Almanlar, Fransızlar, İngilizler, İspanyollar, henüz Türk yüzü görmemiş, Türk sesi duymamış oldukları hâlde, Bizanslılar, Bulgarlar, Buğdanlılar, Eflâklılar, Sırplar, Bosnalılar kadar endişe içindeydiler, hilâlin salibi ezmek üzere bulunduğu zehabıyla, çırpınıp duruyorlardı. Türklerin, böyle bir dâvâ güttüğü yoktu. Ne hilâli kürede hâkim, ne salîbi mahkûm etmek hatırlarından geçmiyordu. Onlar sadece, tereddiyi, tefessühü, ahlâksızlığı ve içtimaî anarşiyi gidermek, bütün milletlere, kendi âdil himayeleri altında, hür, temiz ve mesut bir hayat temin etmek istiyorlardı.