Sesin, çocuğum senin, taşlara can veren Bir iğdeli yol, bir akasya serinliği... Sonra o altın zaman saçlarından doğan Gözlerinin püsenler içindeki zeytini Kekre ırmağı aşkın parmaklarında biten. Sonra göğüslerinin o mağrur uçurumu O ebruli başdönmesi gamzelerinde tüten. Ağzın ki bir uzun ayaklanma ölüme karşı Yürüdükçe yolları gelincik tarlasına çeviren, öyle kısa sürüyor ki gelişinle gidişin Ne çekiyorsam ayaklarından çekiyorum. Bir geçmişi sürükleyip gövdemizle kekeme Ben kalbimi gözyaşımla yıkayarak geliyorum Sen bir uzaklığı ölçüyorsun kirpiğinle...
Sesin, çocuğum senin, taşlara can veren Bir iğdeli yol, bir akasya serinliği... Sonra o altın zaman saçlarından doğan Gözlerinin püsenler içindeki zeytini Kekre ırmağı aşkın parmaklarında biten. Sonra göğüslerinin o mağrur uçurumu O ebruli başdönmesi gamzelerinde tüten. Ağzın ki bir uzun ayaklanma ölüme karşı Yürüdükçe yolları gelincik tarlasına çeviren, öyle kısa sürüyor ki gelişinle gidişin Ne çekiyorsam ayaklarından çekiyorum. Bir geçmişi sürükleyip gövdemizle kekeme Ben kalbimi gözyaşımla yıkayarak geliyorum Sen bir uzaklığı ölçüyorsun kirpiğinle...
136 sayfa