Endüstri çağının başlamasıyla modern insan, kendi kendine mutlu olacağı, herkesi ve her şeyi emri altına alabileceği, doğayı istediği gibi evirip çevirebileceği duygusuna kapılmış, böylece kendisini her şeyden müstağni addederek, yeryüzünün yegane hakimi edasıyla gök yüzüne baş kaldırmıştı. Sürekli gelişen teknolojinin cazibesine kapılarak, adeta büyüklük kompleksi içerisinde sarhoş olmuş, geçmiş ve gelenekten bilhassa manevi değerler adına artakalan ne varsa bütününü geçmişle hesaplaşmak düşüncesiyle göz ardı ederek, eski dinlerin yerine yeni bir sibernetik din ihdas etmiştir. Bu dinin temel hedefleri şu üç eksen etrafında oluşturulmuştu: Sınırsız üretim, mutlak özgürlük ve kısıtlanmamış mutluluk. Bir bakıma bu üç nass dan oluşan yeni dinin egemen olması, geçmişin dârus-selâmına ulaşmanın teminatı olarak görülmüştü.
Gerçekten de insanlık, dünyada beşerî umudun ulaşabileceği en yüksek hedefi yakalamaya, hiç bugünkü kadar yakın olamamıştır. Bir taraftan bilimsel ve teknik gelişmeler insanı yei maddesel gerçeklerle iç içe kılarken, diğer taraftan yükselen ekonomik gelişmişlik sayesinde tüm açların doyacağı, insan cinsinin tek bir topluluk halinde dostça ve kardeşçe bir arada yaşayabileceği, böylece ayrılık ve düşmanlıkların sona ereceği düşleniyordu...
Endüstri çağının başlamasıyla modern insan, kendi kendine mutlu olacağı, herkesi ve her şeyi emri altına alabileceği, doğayı istediği gibi evirip çevirebileceği duygusuna kapılmış, böylece kendisini her şeyden müstağni addederek, yeryüzünün yegane hakimi edasıyla gök yüzüne baş kaldırmıştı. Sürekli gelişen teknolojinin cazibesine kapılarak, adeta büyüklük kompleksi içerisinde sarhoş olmuş, geçmiş ve gelenekten bilhassa manevi değerler adına artakalan ne varsa bütününü geçmişle hesaplaşmak düşüncesiyle göz ardı ederek, eski dinlerin yerine yeni bir sibernetik din ihdas etmiştir. Bu dinin temel hedefleri şu üç eksen etrafında oluşturulmuştu: Sınırsız üretim, mutlak özgürlük ve kısıtlanmamış mutluluk. Bir bakıma bu üç nass dan oluşan yeni dinin egemen olması, geçmişin dârus-selâmına ulaşmanın teminatı olarak görülmüştü.
Gerçekten de insanlık, dünyada beşerî umudun ulaşabileceği en yüksek hedefi yakalamaya, hiç bugünkü kadar yakın olamamıştır. Bir taraftan bilimsel ve teknik gelişmeler insanı yei maddesel gerçeklerle iç içe kılarken, diğer taraftan yükselen ekonomik gelişmişlik sayesinde tüm açların doyacağı, insan cinsinin tek bir topluluk halinde dostça ve kardeşçe bir arada yaşayabileceği, böylece ayrılık ve düşmanlıkların sona ereceği düşleniyordu...
Karton Cilt, İslam / Kuran ve Kuran Üzerine, 346 sayfa
2000 tarihinde, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı tarafından yayınlandı