Shakespearein bir oyununda geçen av sahnesinden yola çıkan Sacerdoti, Antik dönem felsefesini Batıya taşıyan Farabi, İbn Rüşd, İbn Meymun gibi kaynaklara dayanarak, Dante, Machiavelli, Bruno, Spinoza ve Hobbesdaki din ile iktidar ilişkilerinin ele alınışını sergiliyor. Oyunun çözümlenen sahnesinde Kraliçe Elisabeth av sırasında bir geyiği kurban ederek Papanın temsil ettiği kurban sunucusu rolünü ele geçirir. Dünyevi egemenliğinin ruhani egemenlikten bağımsız olarak elde edilişini gösteren bu sahnenin altında Antikçağdan beri süregelen temel bir tartışma yer alır: dünyevi egemenliğin uygulanışında dinin ve felsefenin ilişkileri. Düşüncenin temeli dinin felsefeye bir araç olması gerektiği görüşünde birleşen filozoflara dayanır. Brunonun önerdiği yönetim modelini Elisabeth bir av sahnesiyle gerçekleştirir. Av eğretilemesi dinden bağımsız bir egemenlik modelini anlatır. Aynı tarihlerde Katolikliğe geçen IV. Henrinin yönetimi, Elisabeth yönetimi ile bir tek ortak noktaya sahiptir: dini devletin yönetimi uğruna kullanılabilir bir konuma yerleştirmek.Sacerdoti güncelliğini koruyan laiklik tartışmalarına açıklık getirecek kaynakları Batı kültüründe din-siyaset ilişkisinin oluşumunu incelemek üzere ele alıyor. Kurmacadan aldığı bir ayrıntıyı açıklayarak, aynı zamanda hiç bitmeyen tartışmalarla dolu gerçekliği aydınlatıyor.
Shakespearein bir oyununda geçen av sahnesinden yola çıkan Sacerdoti, Antik dönem felsefesini Batıya taşıyan Farabi, İbn Rüşd, İbn Meymun gibi kaynaklara dayanarak, Dante, Machiavelli, Bruno, Spinoza ve Hobbesdaki din ile iktidar ilişkilerinin ele alınışını sergiliyor. Oyunun çözümlenen sahnesinde Kraliçe Elisabeth av sırasında bir geyiği kurban ederek Papanın temsil ettiği kurban sunucusu rolünü ele geçirir. Dünyevi egemenliğinin ruhani egemenlikten bağımsız olarak elde edilişini gösteren bu sahnenin altında Antikçağdan beri süregelen temel bir tartışma yer alır: dünyevi egemenliğin uygulanışında dinin ve felsefenin ilişkileri. Düşüncenin temeli dinin felsefeye bir araç olması gerektiği görüşünde birleşen filozoflara dayanır. Brunonun önerdiği yönetim modelini Elisabeth bir av sahnesiyle gerçekleştirir. Av eğretilemesi dinden bağımsız bir egemenlik modelini anlatır. Aynı tarihlerde Katolikliğe geçen IV. Henrinin yönetimi, Elisabeth yönetimi ile bir tek ortak noktaya sahiptir: dini devletin yönetimi uğruna kullanılabilir bir konuma yerleştirmek.Sacerdoti güncelliğini koruyan laiklik tartışmalarına açıklık getirecek kaynakları Batı kültüründe din-siyaset ilişkisinin oluşumunu incelemek üzere ele alıyor. Kurmacadan aldığı bir ayrıntıyı açıklayarak, aynı zamanda hiç bitmeyen tartışmalarla dolu gerçekliği aydınlatıyor.